İLK SÖZ
TARİH
“Tedrisat” tarih oldu, binaları duruyor,
Turistler bu duruma “neden” diye soruyor?..
MM
GÖZLÜYORUM
BEŞ ASIRLIK MARDİN “KASIMİYE MEDRESESİ!..
MEVLÜT MERGEN AMİDİ
Komşu illerimizden Diyarbakır’ımıza en yakın il Mardin’dir..
90 Kilometreden daha az bir mesafede bulunan bu tarihi şehre normalde bir saat içinde varmak mümkün, tabii yakınlık mesafe itibariyle olduğu gibi, komşuluk yakınlığı kültür ve tarih yakınlığı ve en önemlisi kardeş şehir yakınlığıdır bu iki kadim şehri birbirine sevdiren, kaynaştıran..
Bir de manevi değerleri ve tarihi yapılarıyla birbirine çok benzer bu iki şehir, Diyarbakır’a yetmiş kilometre, Mardin’e yirmi kilometre yakınlıktadır Sultan Şeyhmus Hazretlerinin medfun bulunduğu manevi mekan..
“Sultanköy”e uğramadan, orada iki rekat namaz kılıp duasını yapmadan Mardin’e giden Diyarbakır’lı sanırım yok gibidir.
Konumuz, esas adı “Sultan Şeyh Musa” olan bu mübarek insanı ve türbesini anlatmak olmamakla beraber, nasıl ki, yolda ona uğramadan gidemiyorsak, sohbetimizde de onu anmadan esas konuya geçemediğimizi belirtmek durumundayız..
Aslında Mardin’in bütün tarihi evleri, mabetleri, hanları hamamları, camileri, medreseleri, camileri ve kiliseleri her biri başlı başına bir tarih ve kültür hazinesidir..
Bu hazinenin içinden bir tanesini konu etmek istedik bu sohbetimize, “Kasımiye Medresesi” Mardin’in en eski tarihi yapılarından birisidir.
İnşaatına Artuklu’lar döneminde başlanmış, ancak Timur döneminde moğol saldırıları nedeniyle bu güzel yapının inşaatı yarım kalmış ve ancak 15. yüzyılın sonlarında Akkoyunlu Sultanı Kasım İbn Cihangir döneminde tamamlanabilmiştir.
Son zamanlarda meşhur modacı Cemil İpek’in bu medresede bir moda etkinliği gerçekleştirmek istemesiyle Kasımiye medresesi adından çok söz ettirmiştr, “defile bu kutsal mekanda yapılabilir mi, yapılamaz mı?” şeklindeki tartışmalar bu medresenin ülke çapında bilinmesini de sağlamıştı.
Kasımiye medresesi, yapılış amacına uygun olarak hizmet verdiği zamanlarda denebilir ki, gerek Mardin’de ve gerekse çevresinde en önemli eğitim kurumlarından biri olma özelliğini taşımıştır.
Artuklu dönemi mimarisiyle inşa edilen medrese, iki mescid, bir türbe ve bir çeşmeye ev sahipliği yapmaktadır, medrese iki katlıdır, tek bir avlu etrafında yapılmış olan medresenin güney cephesi ovaya bakar, kapısı çeşitli süslemelerle süslenmiş, zamanla bu süslerin bir kısmı tahrip olmaktan kendisini kurtaramamıştır.
Medresenin batı kısmındaki mescid “Şafii” ler bölümü olarak kayıtlara geçmiştir, sözün burasında biraz da Diyarbakır’daki camilerden söz etmek gerekir, sur içindeki cami ve mesciterin bir kısmında “Şafiiler” bölümü bulunur.
Çünkü Osmanlı bu bölgenin, özellikle Diyarbakır’ın İran hakimiyeti altına girmesini istememiş, kültürel yönden dahi olsa buralarını korumak amacıyla “Hanefi” mezhebini resmi mezhep olarak kabul etmiştir.
Ancak diğer mezhepleri yok saymayarak onlar içinde camilerin bir kısmında ayrı mescitler yapmıştır, Diyarbakır’da başta Ulu Cami olmak üzere, dörtyol Nebi Camisi, İskender Paşa, Alipaşa, Fatihpaşa gibi camilerde “Şafiiler” bölümü bulunmakta idi.
Ulu Cami’de Hanefiler bölümünde son zamanlara kadar görev yapacak imamların “Hanefi” mezhebinden olması istenir, yokluğunda bulununcaya kadar kadrosu bekletilirdi.
Hanefi cemaatinin bir zamanlar kullandığı mescid medresenin doğusunda olup diğerinden biraz daha küçüktür.
Mardin Kasımiye medresesinin içinde yirmi üç oda bulunmaktadır, bunlardan11’i alt katta, 12’si üst kattadır.
Kasımiye Medresesi gerek “inanç turizmi” ve gerekse turizm yönünden büyük bir misyon üstlenmiş tarihi bir yapıdır ve beş yüz yılı aşkın bir zamandır, zamanın, hava şartlarının ve kadir bilmez ellerin tahribatına rağmen dimdik ayaktadır ve kapısına yönelen herkese adeta konuşarak hem kendisini hem de Mardin’i anlatmaktadır.
UNUTMA!.. MASKE- SOSYAL MESAFE VE DUA
Selam ve dua ile
TARİH
“Tedrisat” tarih oldu, binaları duruyor,
Turistler bu duruma “neden” diye soruyor?..
MM
GÖZLÜYORUM
BEŞ ASIRLIK MARDİN “KASIMİYE MEDRESESİ!..
MEVLÜT MERGEN AMİDİ
Komşu illerimizden Diyarbakır’ımıza en yakın il Mardin’dir..
90 Kilometreden daha az bir mesafede bulunan bu tarihi şehre normalde bir saat içinde varmak mümkün, tabii yakınlık mesafe itibariyle olduğu gibi, komşuluk yakınlığı kültür ve tarih yakınlığı ve en önemlisi kardeş şehir yakınlığıdır bu iki kadim şehri birbirine sevdiren, kaynaştıran..
Bir de manevi değerleri ve tarihi yapılarıyla birbirine çok benzer bu iki şehir, Diyarbakır’a yetmiş kilometre, Mardin’e yirmi kilometre yakınlıktadır Sultan Şeyhmus Hazretlerinin medfun bulunduğu manevi mekan..
“Sultanköy”e uğramadan, orada iki rekat namaz kılıp duasını yapmadan Mardin’e giden Diyarbakır’lı sanırım yok gibidir.
Konumuz, esas adı “Sultan Şeyh Musa” olan bu mübarek insanı ve türbesini anlatmak olmamakla beraber, nasıl ki, yolda ona uğramadan gidemiyorsak, sohbetimizde de onu anmadan esas konuya geçemediğimizi belirtmek durumundayız..
Aslında Mardin’in bütün tarihi evleri, mabetleri, hanları hamamları, camileri, medreseleri, camileri ve kiliseleri her biri başlı başına bir tarih ve kültür hazinesidir..
Bu hazinenin içinden bir tanesini konu etmek istedik bu sohbetimize, “Kasımiye Medresesi” Mardin’in en eski tarihi yapılarından birisidir.
İnşaatına Artuklu’lar döneminde başlanmış, ancak Timur döneminde moğol saldırıları nedeniyle bu güzel yapının inşaatı yarım kalmış ve ancak 15. yüzyılın sonlarında Akkoyunlu Sultanı Kasım İbn Cihangir döneminde tamamlanabilmiştir.
Son zamanlarda meşhur modacı Cemil İpek’in bu medresede bir moda etkinliği gerçekleştirmek istemesiyle Kasımiye medresesi adından çok söz ettirmiştr, “defile bu kutsal mekanda yapılabilir mi, yapılamaz mı?” şeklindeki tartışmalar bu medresenin ülke çapında bilinmesini de sağlamıştı.
Kasımiye medresesi, yapılış amacına uygun olarak hizmet verdiği zamanlarda denebilir ki, gerek Mardin’de ve gerekse çevresinde en önemli eğitim kurumlarından biri olma özelliğini taşımıştır.
- Yüzyılda Mardin’de en fazla maddi kaynağa sahip bir medrese olduğu bilinen ilim bu irfan yuvası 1. Dünya savaşı sırasında kapanmıştır.
Artuklu dönemi mimarisiyle inşa edilen medrese, iki mescid, bir türbe ve bir çeşmeye ev sahipliği yapmaktadır, medrese iki katlıdır, tek bir avlu etrafında yapılmış olan medresenin güney cephesi ovaya bakar, kapısı çeşitli süslemelerle süslenmiş, zamanla bu süslerin bir kısmı tahrip olmaktan kendisini kurtaramamıştır.
Medresenin batı kısmındaki mescid “Şafii” ler bölümü olarak kayıtlara geçmiştir, sözün burasında biraz da Diyarbakır’daki camilerden söz etmek gerekir, sur içindeki cami ve mesciterin bir kısmında “Şafiiler” bölümü bulunur.
Çünkü Osmanlı bu bölgenin, özellikle Diyarbakır’ın İran hakimiyeti altına girmesini istememiş, kültürel yönden dahi olsa buralarını korumak amacıyla “Hanefi” mezhebini resmi mezhep olarak kabul etmiştir.
Ancak diğer mezhepleri yok saymayarak onlar içinde camilerin bir kısmında ayrı mescitler yapmıştır, Diyarbakır’da başta Ulu Cami olmak üzere, dörtyol Nebi Camisi, İskender Paşa, Alipaşa, Fatihpaşa gibi camilerde “Şafiiler” bölümü bulunmakta idi.
Ulu Cami’de Hanefiler bölümünde son zamanlara kadar görev yapacak imamların “Hanefi” mezhebinden olması istenir, yokluğunda bulununcaya kadar kadrosu bekletilirdi.
Hanefi cemaatinin bir zamanlar kullandığı mescid medresenin doğusunda olup diğerinden biraz daha küçüktür.
Mardin Kasımiye medresesinin içinde yirmi üç oda bulunmaktadır, bunlardan11’i alt katta, 12’si üst kattadır.
Kasımiye Medresesi gerek “inanç turizmi” ve gerekse turizm yönünden büyük bir misyon üstlenmiş tarihi bir yapıdır ve beş yüz yılı aşkın bir zamandır, zamanın, hava şartlarının ve kadir bilmez ellerin tahribatına rağmen dimdik ayaktadır ve kapısına yönelen herkese adeta konuşarak hem kendisini hem de Mardin’i anlatmaktadır.
UNUTMA!.. MASKE- SOSYAL MESAFE VE DUA
Selam ve dua ile