İTTİHADUL ULEMA Fetva Kurulu, "Âşûrâ orucu" hakkında bilgi verdi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
Âşûrâ; hicri ayların birincisi olan Muharrem ayının onuncu günüdür. Bugünü oruçlu geçirmek, semavi dinlerde var olan ve günahların bağışlanması için fırsat bilinen ibadetlerden biridir. Hatta bu orucun müşrikler tarafından tutulduğuna dair rivayetler de mevcuttur. Sevgili Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) gerek bi'setten önce gerek sonra bu oruca kıymet vermiş; Ramazan orucu farz olmadan önce ve sonra ashabına, tutmaları yönünde tavsiyelerde bulunmuştur. Bugünü oruçlu geçirmenin faziletiyle ilgili varid olan rivayetler şu şekildedir;
Ebu Katâde (radiyallahu anh) der ki: Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdu: "Allah'ın, Âşûrâ günü orucuyla ondan önceki yılı bağışlamasını umarım" (Müslim, Sıyâm 196, No: 1162). Yine Abdullah İbn Abbas (radiyallahuanhuma) şöyle der: Nebi (aleyhissalatu vesselam), "Ramazandan sonra hiçbir günün diğerinden (daha) faziletli olduğunu araştırmazdı! Ancak Âşûrâ günü hariç!” (Buhârî, Salâtu't-Terâvîh 69, No: 2006). Abdullah İbn Abbas (radiyallahu anhuma) şöyle der: Nebi (aleyhissalatu vesselam) Medine'ye geldiğinde oradaki Yahudileri oruçlu olarak buldu ve onlara: "Bu ne orucu?" diye sordu. Yahudiler: Bu salih bir gündür. Allah'u Teâlâ İsrâiloğullarını düşmanlarından bugün kurtardı. Bu sebeple Musa (aleyhisselam) bugün oruç tutmuştur, dediler. Rasulullah (aleyhissalatu vesselam), "Ben Musa'ya sizden daha yakınım!" dedi (Buhârî, Salâtu't-Terâvîh 69, No: 2004).
Âşûrâ orucu küçük günahlara kefaret olur
Hadis-i şeriflerde geçtiği üzere Âşûrâ orucu önceki yıl yapılan günahlara kefaret olur. Affedilen bu günahlar büyük değil, küçüklerdir. Zira büyük günahların affı ancak tövbe ile mümkündür. Eğer kişi büyük günahları işlememiş ve küçük günahlarda da ısrarcı değilse bu oruç kendisinin ecrini arttırır. İmam Nevevî der ki: Olur da bu kimsenin büyük günahları varsa, umarız ki bunlar hafifler (el-Mecmû', VII, 474).
Âşûrâ ile birlikte tâsûâ gününü de oruçlu geçirmenin fazileti
Muharrem ayının dokuzuncu gününe “Tâsûâ” denir. Bugünü de oruçlu geçirmekle ilgili İbn Abbas'dan (radiyallahu anhuma) şu rivayet aktarılır: Rasulullah (aleyhissalatu vesselam), Âşûrâ günü oruç tutup bize de oruç tutmamızı emrettiği zaman sahabiler kendisine: Ey Allah'ın Resulü! Bugün, Yahudilerle Hristiyanların tazim ettikleri bir gündür! dediler. Bunun üzerine Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurdu: "Öyleyse biz de gelecek sene (Muharrem'in) dokuzunda oruç tutarız" (Müslim, Sıyâm 133, No: 1134).
Bu hadise binaen Âşûrâ ile birlikte Tâsûâ gününü de oruçlu geçirmek müstehaptır. Bunun hikmetiyle ilgili farklı yorumlar yapılsa da ehli kitaba muhalefet olsun diye bu şekilde bir tavsiyenin varid olduğu görüşü daha muteberdir (Nevevî, Şerhu Müslim, VIII, 15).
Her iki günü oruçlu geçirmek daha faziletli olmakla birlikte sadece Âşûrâ günü oruç tutmak mekruh değildir. Yani Âşûrâ günü oruç tutulduğunda, bir önceki günü de oruçlu geçirme zorunluluğu yoktur (Heytemî, Tühfetü'l-Muhtâc). Dolayısıyla hastalık veya oruca güç yetirememe gibi sebeplerden dolayı sadece bir gün oruç tutulabilir. Yine çeşitli sebeplerden dolayı dokuzuncu günde oruç tutma imkanı bulamayanların, Âşûrâ ile birlikte on birinci günü oruçlu geçirmeleri müstehap olur (Şirbînî, Muğni'l-Muhtâc, II, 572). (İLKHA)
.