ŞEHİRDE TARİHÎ VE KÜLTÜREL DEĞERLERLE YAŞAMA DAİR NOTLAR
Mehmet Ali ABAKAY
7 yıl önce
Bir şehri değerli kılan tarihî ve kültürel değerlerine saygıdır, bu değerlerin dünden bugüne olduğu gibi taşınması beraberinde gündelik yaşama yansımasında hayat bulmasıdır.Tarihî ve kültürel değerlerin korunmasında ve yaşatılmasında toplum içinde oluşturulması gereken bilinç ekseriyetle canlı değildir. Bu hususta devlet, ilk baş vuru kaynağı olarak bilinir. Son dönemde yerel yönetimler de bu etkinliğin parçası konumunda görünmektedir.Şehirlerde kurulu bulunan kültür ve turizm müdürlükleri, müze müdürlükleri, çevre ile ilgili diğer resmî kurumlar, üniversitelerin ilgili bölüm başkanları ile akademisyenler, bu tarihî ve kültürel değerlerin korunmasında, yaşatılmasında çok başlılık sebebiyle yetki karmaşası içinde görünmektedir.Bir şehirde A Yapısının tarihî eser olup olmadığını araştırmakla yükümlü kurul, aldığı kararında yapının tarihî eser olmadığını bildirir. Komisyona itiraz eden yerel araştırmacılar, A Yapısının kitabesini, çok geçmişte kalan kaynakları ve o dönemi yaşayan kişileri belgelerle destekleyip, kararın iptalini sağlar.Komisyon, diğer yapılar üzerinde de yanlış kararlar verir. Bu kararlar düzeltilir. Uygulamada üç alınan karar, iptal edilince diğer tarihî ve kültürel eserlerin, değerlerin hakkında araştırmalarda bulunanlara gözdağı verilmek istenir. İçinde profesörlerin, uzmanların yer aldığı raporların geçerliliğini kaybetmesi ne denli acıdır!.. Bizzat yaşadığımız üç olayda, bu raporların iptalini bilen biri olarak, şehir hakkında bilgi sahibi olmayanlardan böyle akademik komisyonlar kurulduğunda ortaya çıkan sonuçlar, akademisyenliğin ve uzmanlığın ülkemizdeki durumu hakkında insanı bilgilendirir.Uzman olan, akademisyen olan için verilmiş karardan dönme, o komisyon üyelerine oldukça itibar kazandırmaz, bilakis bu durumlarda yanlış karar verenlerin ve bilimsellikten uzaklaşanların bir daha bu tür komisyonlarda bilirkişi dahi kabul edilmemelerini gerektirir. Başka bir ülkede olunsaydı, bu imza sahibi olanların imza yetkileri de ellerinden alınırdı, kuşkusuz. Bizde yazdığı rapora itiraz edildiği zaman, komisyonların kendi kararlarını savunmamaları, gösterilen kaynaklara ve bilgilere karşı suskun durmaları, şehir hakkında yeterince bilgi sahibi olmadıklarına dair önemli bir noktadır. O halde şehrin kaderinde bu tarz yetkin olan, raporları senet hükmünde görülen bu tarz komisyonlarda görev almış, almakta olan isimlerin bilimle bağdaşmayan, bilimsellikten uzak raporlarını görmezlikten gelme, nasıl bir dik duruş, alnı açıklık ve toplum içinde itibarlı olma halidir?Kimi kararların sadece sözde kaldığı ortamlarda ileri sürülen düşüncelerin geçerli hükme sahip olmayışı, SİT alanı olan bir çok yerin bir saat içinde kullanım şekli gerçekleşebiliyorsa birbirine tezad olan bu kararları alan komisyonların bazen aynı komisyon olma gibi garip durumları söz konusudur. Belediyenin yeşil alan dediği mekâna daha önce tarihî alan diyen de belediyedir. Bu kimi resmî kurumlar için de geçerlidir. Bazen yerel ve resmî yetkililerin uzlaşmadığı durumlarda, yapılması gerekenler geciktiği zaman olan, tarihî ve kültürel eserlere oluyor ve bu eserlerin harabiyeti artınca, ba'deharabu’l-Basra’dan sonra hamasî nutuklarla yetinilmektedir. (DEVAMI YARIN)