?>

ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZLERİNİN AMACI ve SORUMLULUK

Mehmet Ali ABAKAY

7 yıl önce

Şehir Araştırmaları Merkezi'ne her gün bir adım daha yaklaşırken, kaynaklar hakkında oldukça sıkıntılar yaşadığımızı, bu sıkıntıların üstesinden gelebilmek için yoğun çaba harcadığımızı ifade etmek istiyorum.Şehri hayatın merkezine alan anlayışla oluşturmaya çalıştığımız Şehir Araştırmaları Merkezi'nde şehri ilgilendiren her konuda kaynağa, bilgiye, belgeye, kitaba, dergiye, broşüre, fotoğrafa ihtiyaç duymaktayız. Bu böyle olunca, seksen bir ile ait çalışma, beraberinde ekip çalışmasını zorunlu kılmaktadır, açıkçası. Bu güne kadar tek başına bunun üstesinden kalkmış olmamızaşaşıran kimi eşhas, yirmi yılı aşan zaman diliminde çalışmalarımızın olduğundan habersiz olmalı ki yapılanın beş-on-yirmi-yüz-bin kitaptan oluşan, gelişigüzel bir araya getirilmiş kütüphane zannıyla, herkesin bu işi yapabileceği kanaatine varmış.Bir şeyin aslı ortada iken taklidine kimsenin itibar etmediğini belirtmeye gerek yok, aslında. Gözler, ortaya konanı görmeli, kulaklar duyulanın doğruluğunu sorgulamalı, idrak ortaya konanın önemini düşünmeli ve her şehre yönelik Şehir AraştırmalarıMerkezi'nin öneminin farkına varmalıdır.Ömrümüzün seksen bir ile bölüşülmesi sonrasında yüz dünya ülkesini de içine alan bu merkeze yönelik olumsuz görüş belirtmeyenler, olumlu düşüncelerini merkez ortaya çıkmadıkça ifade edeceğe benzemiyor. Konu hakkında yazdıkları, çoktandır bir kitap boyutunu aşan biri olarak, bu merkezin gerekliliğini-gereksizliğini sorgulayan bir açıkoturumun yapılmasından yanayım. Yıllardır yazılarımıza konu alan ve bıkmadan usanmadan dile getirdiğimiz bu merkeze dair yazdıklarımızı okuyanların, artık "Açılacaksa açılsın, görelim." son sözüne geldiğini bilmekteyiz.Tarihe, kültüre, sanata, edebiyata, bir şehirle ilgili akla gelen ne varsa, yazılan-çizilen-belirtilen ne bulunuyorsa bir araya getirilmeye çalışılan merkez için, bunca emeğe karşılık desteksiz kalmak, itibar görmemiş olmak, bizi daha bir kamçılamakta, çalışmalarımızı daha hızlandırmakta olsa da şehirlerin hakkında ilk kez ortaya koyduğumuz ve şahsî olmaktan yerelden ulusala ve sonrasında uluslararası boyuta taşımak istediğimiz bu projenin öncelikle merkezi olan Diyarbakır'da yetkililerin ilgisizliğine mana vermekten uzağız.İstenilen maddî destek olmamıştır, olmasını bekleme niyetimiz söz konusu değildir. Bu projenin sahiplenilmesi istenmektedir, sadece. Bu şehirde bu güne kadar yapılmamış olan ve ülke çapında benzeri olmayan bu projenin hayata geçirilme şansı bulmayışı, kime ne kazandıracaktır?Öncelikle belirtelimkiticarî meşgaleden uzak, sadece bir gönül işi, şehir sevdası olarak ortaya çıkan ve şimdi alanında birçok çalışmayı içine alan, zamanla gelişip serpilen, kaynaklarıyla şehrin-şehirlerin canlı hafızası haline gelen bu merkezi, işler halde görmek isteyenler karşısında bizim mahcubiyet duymamamız için, düşündüğümüz mekânın iki-üç katı genişliğinde yere ihtiyaç hissedilirken, holding desteği-iş adamı katkısı ve resmî manada hiçbir şekilde benimsenmeyen Şehir Araştırmaları Merkezi, yüz-yüz elli metrekarelik alana sığdırıldığında, ortaya çıkan manzaradan duyacağımız mutluluk, kimi hoşnut edecektir?Avrupa ülkelerinde yaptığımız gezilerde edindiğimiz sonuç, bu tarz çalışmaların desteklendiği hususudur. Bizde bürokrasî hazretlerinin akla-hayale gelmeyecek tarzda şedîd tavrı, sık dokuyan sık eleyen anlayışı, öncelikle bu tarz oluşumların sorgulanmasını sağlar, neden ve niçin düşünüldüğünü anlamaz tarzdadır.Şehir Araştırmaları Merkezi, bir şehrin her yönünü ele alan, herkese açık, akademisyenden vatandaşa ayrım gözetmeyen, turizme açık, tarihe saygılı, kültüre yabancılaşmayan yapısıyla kurulduğu şehrin tarihten gelen değerlerini dışlamayan, inançlara saygıyı esas alan, tarihî eserlerin korunmasını hedefleyen, folklorik zenginliğin yaşanmasını merkeze alan, han-hamam-köprü-konak-medrese olmak üzere dünden bugüne taşınan mimarî değerleri yarına miras bırakmayı hedefleyen, etkinlikleriyle çalışmalarıyla üniversitelerin yapması gereken görevi üstlenmeyi amaçlayan, şehrin canlı hafızası olarak, her an her zaman bilgiye saygıya davet eden, kaynaklar çerçevesinde hizmet sunan, yazılı-sesli-görsel materyaliyle bilimsellikten ödün vermeyen, arşivciliği-dokumatasyonu önemseyen, bilgi-belge bankası sıfatını hakkıyla ortaya koyan, mevcut materyal zenginliğini sürekli yenileyen, daima kaynaklarını artıran merkezdir.Bu merkezin geliri, sadece bağışlar olacak ve bu merkez, daima dinamik-hareketli, toplumda söz sahibi olacak, sivil toplum kuruluşlarının merkezinde devletle milleti ortak akıl noktasında buluşturmayı düşünmektedir.Şehirle ilgili herşeyin tartışıldığı, akıl mihengine vurulduğu, kaynaklarla belgelerle desteklendiği merkezin kendisineyaşam alanı bulması için oldukça rahat çalışılacak ortama, mekâna ihtiyacı vardır.Konferans-Sinema-Sempozyum-Dinlenme olmak üzere birçok salona ihtiyaç duyulacak merkezi, kalkıp profesyonel düşünme varken amatörce bir apartman katındaki daireye hapsetmek, akıl kârı davranış değildir.İstediğimiz, kurulacak bir komisyona bu merkezin üstleneceği fonksiyonları anlatmak, yapılmamış olanları belirtmek, bir şehrişehir yapan dinamikleri hatırlatmak, övünüp durduğumuz medeniyet değerlerini canlandırmak, tarih-kültür-sanat alanında sahip olduğumuz değerleri-kıymetleri sahiplenmek olacaktır.Bir yanda kültür-sanat-edebiyat alanı konumunda olan boş yapılar görüyoruz, her sabah açılıp akşamları kapısına kilit vurulan. Öbür tarafta böyle bir merkezin yaşama alanı bulmak için sürekli yazılarımızda dile getirdiğimiz mekân sorunu.Nasıl bir ülkede yaşamaktayız? Akıl sır erdiremediğimiz bu ortamda, bu malzemeyi sahafların vicdanına terk etmek istemiyoruz. Ali Emirî Efendi'nin çektiği sıkıntılar, günümüzde övüne durduğumuz Millet Kütüphanesi'ni ortaya çıkarttı. Biz, Millet Kütüphanesi'nin devamı olacak, onu aşacak bir projeyle yola çıkınca sıkıntıları elbette göğüslemeye çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz.Biz, seksen bir ilde seksen bir Şehir Araştırmaları Merkezi'ni milyar doları geçen ihalelerle kuramayız. Ancak gönüllülük esasına dayanan bu tarzla oluşturabiliriz. Şehir Araştırmacılarımız, günümüzde akademisyenlerin bir adım önündedir, çoğu yerde. Kendisini yetiştirmiş olanların eserleri ortadadır.Ne yok, bunca hengâme arasında. Malzeme var, helvayı yapan da var. İstenen nedir, o zaman? Yıllardır devletin resmî alanda kurulmuş, çoğu bürokrasiyle-yazışmayla meşgul olan, birşeyler üretmeyen, üretemeyen, bir şeyler ortaya koyamayan, bir broşürü bile eksiksiz-hatasız oluşturamayan kültür ve turizm yapılaşması vardır. Yerel yönetimlerin dört senede bir değişen ve ne ortaya konduğunu bilmediğimiz kültürel yayınları vardır. Elbette dediğimiz ülke geneli ile ilgili. Görevini yapanları tenzih ettiğimiz ortamda, masabaşı çalışan üniversiteler sempozyumlarla şehri tanımak istemektedir.Bu ülkenin milli eğitim sisteminde ortaokul ve lise müfredatında Şehir Araştırmaları Dersi olmalı, üniversitelerinde o şehirde okuyan öğrencilere bu ders verilmelidir. Bu alanda çalışmaların başlangıcında öncelikle her şehirde Şehir Araştırmaları Merkezleri kurulmalıdır. Belediyelerin, Valiliklerin, Üniversitelerin, kurumların işi tanıtım kitaplarına harcadıklarıyla kültür korunmaz, turizm gelişmez. Bu merkezler olmalı ki ülke çapında yeniden bir canlanış ortaya çıksın ve bu ülke hak ettiği oranda tanınsın, bilinsin, hangi değerlere sahip olduğunu insanımız bilsin. 
YAZARIN DİĞER YAZILARI