?>

ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZİ VE TARİHÎ ESERLER BİLİNCİ-1

Mehmet Ali ABAKAY

7 yıl önce

Tarihî eserlere bakış açımız, yüzyıldır, sadece toprak altında kalanlarla, eski eserlerle sınırlı kalmıştır, arkeoloji ve sanat tarihi açısından. Yapılan çalışmalar, okullarda okutulan dersler göz önünde tutulduğunda toprak üzerindeki eserlerin gereken ilgiye, alakaya mazhar olmadığı görülür. Son dönemde yapılan çalışmalar, bu yeknesak gidişatı değiştirmeye çalışmışsa da sonuç, toprak altında kalanın daha değerli, toprak üstündekinin daha değersiz olduğu kanaatini kemikleştirmiştir.Toprak altında kalan elbette tarihî eser kapsamındadır, araştırılması gereken eserlerdir. Zaman içinde gün ışığına çıkarılması gereken eserler, arkeoloji açısından önemlidir, sanat tarihi bakımından değerlidir. Bizim buna itirazımız söz konusu olamaz, ifademiz yanlış anlaşılmamalıdır. Kazılarda elde edilen eserlerin yeri müzelerdir, sergi salonlarıdır.Toprak üstündeki eserlerin gittikçe harap olması, yıkılmayla yüz yüze gelmesine yönelik tedbirlerin alınması, eserlerin ömrünün uzatılması şarttır. Bu tarz eserlerin teknolojik gelişmelerle beraber her yönüyle kayıt altına alınması gereklidir.“Defineci” şeklinde ifade edilen, kaçak kazılarla eserleri yurt içinden dışarıya kaçıran, satan, yurt içinde her yerde kendisini gösteren, resmiyette derdest edilmesi elzem olan tarih eser kaçakçılarının toprak altı yetmezmiş(?) gibi, toprak üstündeki eserleri de tahrip eden tavırları, tarihe saygısızlığın, kültüre yabancılaşmanın, değerlerine sırt çevirmenin adı olmuştur.Ülkemizde kimi yapıların taşlarının numaralandırılarak, gece yarısı sökülüp yurt dışına çıkarıldığı, konuyla ilgili olanların bilgisi dâhilindedir. Kimi ibadethanelerin çinilerinin, mihraplarının ya da minberlerinin veya taç kapılarının aksamlarının sökülüp müzayede salonlarında açık artırma suretiyle satılması, müzelere aktarılması, yabancı olmadığımız hususlardandır.Kimi holdinglerin ya da kişilerin, tarihî eser toplayıcısı olduğu bilinmektedir. Bu kimi şahısların özel müze kurmaları ya da “koleksiyoncu” adı altında eser toplayıcılığı yaptığı saklanacak bir husus değildir.Yurtdışına kaçırılmak istenen heykel, sikke ve değerli madenlerden objelerin el değiştirdiği zamanlarda resmiyette haber alınanların yakalanması, zaman zaman basına-medyaya haber olduğunu görmekteyiz. Yakalanmayan, ülke değiştiren bu objelerle değerli eserlerin yeri ülkemiz olması gerekirken, başka topraklara seyr u seferleri iç acıtıcıdır.Durum böyle iken toprak üzerinde mevcut olanları koruyamama, daha inciticidir. Birçok kitabesi yerinde olmayan tarihi eserlerin, yapıların çalınan çinileri, kabartmaları-rölyefleri başka pazarlarda el değiştirirken, ancak farkına varıldığında müdahalelerle ait oldukları topraklara uzun uğraşlar sonucu dönmesi söz konusudur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI