?>

SAHİPLENMEK NASIL BİR ŞEY?.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

Mevlüt MERGEN

4 yıl önce

GÖNLMCEÜŞÜMEKEl ayak üşür lakin ruhun üşümesi zor,Günah nasıl üşütür kabirde yatana sor!..Cennette hep bahar var, orda üşüme olmaz,Bahçesinde açan gül pörsümez ve solmaz!..MMSÖZ GELİŞİTam 16 yıldır biz yaşadığımız şehrin kültürünü, geleneklerini, tarihini “sahiplenmek” adına yazıyoruz, ne kadar sahiplenebiliyoruz, bu sorunun cevabı elbette ki istenen düzeyde değil, ama karınca “kararınca” veya “karınca kadarınca”  dile getirmeye çalışıyoruz, çünkü içinde doğup büyüdüğümüz bu şehre karşı kendimizi “vefa yönünden borçlu” görüyoruz.Sözün başında şu gerçeği ikrar ve itiraf etmek durumundayız ki biz, biz derken bizim gibi bu şehri seven, hatta sevdalananlar geçmişten gelen kültürel zenginliği sahiplenmek adına üzerine düşeni yapmaya çalıştı,   buna rağmen kimileri de bu zenginliğin yok edilmesine, hatta talan edilmesine göz yumarcasına “neme lazım” tavırları sergiledi.Bir zamanlar çok paralı birisi, parasına para katmak için mülk almayı çok severmiş, ancak öyle herkesin sattığı mülkü de almazmış,  daha ziyade mirasa konanların mülkünü almayı pek severmiş, sebebini soranlara da “mirasa konanlardan mülk almak çok kolaydır da ondan” dermiş.Sonra şöyle devam edermiş sözlerine: “mirasa konan kişi sattığı mülkü sanki bedavadan elde etmiştir, o malı kendisine miras bırakan ise o mülkü elde etmek için çalışmış, çırpınmış nice zahmetlere katlanmıştır, onun için kolay kolay vermez elindekini” dermiş.Çünkü, önde gidenler arkada bıraktıkları mirasçılarına bir çok zahmetler çekerek, uğrunda can vererek miras olarak bırakırlar, bu miras denilen şey,  ev olabilir, han, hamam olabilir, tarla olabilir, bağ bahçe olabilir, yani belli bir “değeri” olan herhangi bir şey olabilir, mirasa konanları sevindirir bütün bunları, kimi satar savar, kimi kendisi kullanır, kimi de sahiplenmez bir şekilde elden çıkmasını adeta istermiş.Ancak, kültürel zenginlik öyle değil, sadece sahiplenilmesi gerekirken “talan” edilmesine göz yumulamaz, işte Diyarbekir’in kültürel zenginliği sahiplenilmediği için “talan” edildi ve böylece ortaya çıktı “yitik şehir” çünkü sözünü ettiğimiz kültürel zenginliği oluşturan her şey değeri belirlenemez, para ile alınıp satılamaz.Sahiplenilmediğinde elden çıkarlar, bunları tek kelimede toplarsak “maneviyattır” ya da başka bir deyimle “kutsaldır” biraz daha açarsak “vatandır” ve bunlar öyle kolay kolay elde edilebilir şeyler değildir, onları bize bırakanlar zahmet çekmeden bırakmamışlardır, kanlarını dökmüşler, canlarını vermişlerdir, geride kalan bizlere ise sadece sahiplenmek görevi kalmıştır…Maneviyat sahiplenilmediğinde “maddiyatçılık” gelir taht kurar beyinlere, “din” sahiplenilmediğinde “dinsizlik”  gelir, vatan sahiplenilmediğinde ise başkaları gelir elinden alır değer bilmezlerin, vatan tanımazların…Sahiplenilirken “sevgi” büyük önem taşır, mesela köylü kadın tavuğunu çok sever ve tavuğu akşam kümese dönmediğinde ortalığa düşüp onu arar,  sözün burasında zülfü yare dokunmak gerekecek, çünkü oğlunu, kızını çok sevmeyen ana baba düşünülemez değil mi?Bazı ana babalar o köylü kadının tavuğu için gösterdiği hassasiyeti evladı için göstermez, gece boyu, hatta günler boyu evine gelmeyen yavrusunu araştırmaz, sormaz, “gençliktir” der geçer, nereden bilecek ki  o evlat “gençliğini” kaybetmektedir, eve gelmediğinde nasıl bir tuzağın içine düşmüştür?…Uyuşturucu alışkanlığının çığ gibi büyüdüğünü başka türlü nasıl izah edebiliriz acaba, fuhuş batağına düşmeler nasıl izah edilebilir, toplumdaki ahlak” erozyonu” sahiplenilmediği için tehlike arz etmeye başlamıştır.Bazıları sahiplenmeyi özgürlüğün elde gitmesi şeklinde algılar, acaba dünyada sınırı olmayan ne vardır ki, küçücük bir arsa üzerine küçücük bir yapı için bile o arsanın sınırları belirlenirken “sınırsız özgürlük” nasıl düşünülebilinir?Sahiplenmeliyiz canlarım, sahiplenmeliyiz ki mukaddesatımız elden gitmesin, maneviyatımız çökmesin, gelecek nesiller vatansız kalmasın, ahlak, fazilet, vicdan nedir bilinsin, günümüzde çok af edersiniz sokak köpekleri bile başıboş bırakılmıyor bir takım aşıları yapılıyor, kayıt altına alınıyorken gençliğimiz, gençlerimiz bazılarının “sınırsız özgürlük” ağına düşmesin, yitirmesin gençliğini, yüreğinden çıkarmasın kutsalını manevi değerlerini…En önemlisi mirasyedi olmasın, kendisine bırakılan maddi ve  manevi varlıkları yok pahasına başkalarına kaptırmasın, parasına para katmak isteyenlere yem olmasın!..Tavuğunu sahiplenen köylü kadın misali ne güzel bir misaldir değil mi? Tabii “anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna yine az!..”Selam ve dua ile.
YAZARIN DİĞER YAZILARI