?>

R O L  Ü S T L E N M E K!.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

Mevlüt MERGEN

4 yıl önce

GÖNLÜMCEROLHer kesin bir rolü var dünya denen sahnede,Kimi rolünü oynar, kimisi de kahvede.Hayatımız  senaryo, rolümüz “insan” olmak,,Hakikat defterine “kul” olarak kaydolmak!..MMSÖZ GELİŞİTelevizyon, tiyatro gibi görsel oyunlar hayatımıza girdi gireli, yeni bir meslek oluştu, tek kelimede ifade edecek olursak bu mesleğin adı “oyunculuktur” eskiden çok rağbet gören “karagöz-hacivat” oyunları “hayali” oyunlardı ve sadece iki tip insanı temsil ediyordu.Halkın bunlara karşı olan  “temaşa” sevgisi zamanla değişti ve belli senaryoların sahnelenmeye  başlanmasıyla toplumun kültür yapısına da değişiklik getirdi.Gerek tiyatroda gerek sinemada ve gerekse televizyonlarda sergilenen “oyunlar” yeni bir mesleğin ateşleyicisi oldu, “rol yapmak”  bunun için eğitim bile aldı bazıları, en çok beğeni alanlar elde ettikleri başarı sonucu “karakter” oyuncu olarak anıldılar ve bunların rol aldığı oyunlar “gişe” rekorları kırdı, bu durum ise ayrı bir gerçeği ortaya çıkardı “insan” isterse rolünü mükemmel yapabilir.Senaryo gereği nasıl bir tipi temsil edecekse, kendini ona göre hazırlayan oyuncuları çok gördü tiyatro ve sinema severler, giysilere özen gösterildi, dış görünüşü de büyük ölçüde önemliydi, saçını, sakalını uzatmak, konuşma dilini sergileyeceği tipin konuşması şeklinde düzeltmek gerekiyordu, çünkü o bir “rol” üstlenmişti ve bunu kusursuz bir şekilde yerine getirmesi gerekiyordu ki “star” olsun..Günlerdir bu konu hiç çıkmadı aklımdan, şunu düşündüm; bizler insan olarak bu dünya sahnesine geldik, peki bizim oynayacağımız bir rolümüz yok mudur, böyle başıboş mu dolaşacağız ortalıkta, hayvanlar gibi mi olacağız?Rolümüz sadece yiyip içmek, bazı zamanlarda tuvalete gitmekten ibaret midir, bu sorular şu gerçeğe götürdü; hayır biz insanız ve bizi yaratan bize “kutsal bir rol” vermiştir ki o rolü iyi oynarsak hayvana benzemeyiz.Biz yaratılırken üstlenmişiz oynayacağımız rolü, o güne “kalu bela” günü deniyor ve yüce yaratıcıya biz: “sen bizim Rabbimizsin” demiş ve “kulluk” rolünü üstlenmişiz, dünyaya gelişimizin hikmeti ise rolümüzü ne kadar başarılı bir şekilde yapacağımız ya da yapamayacağımızdır.Böylece dünyamız bizim için bir “sınav” yeri olmuştur, denebilir;  dense ki “rol yapan oyuncuların uymak zorunda oldukları senaryolar” vardır, doğrudur, insanlar basit oyunları basit senaryoları uygulayarak başarı elde ettikleri halde, bizler için senaryo yok mudur? Vardır elbette, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de rabbimiz bizlere gerçek başarının yolunu göstermiştir.Eğer biz rolümüzü benimser ve gerçek manada hayatımıza da yansıtırsak o zaman “kul” olmanın ödülüne hak kazanabiliriz, dünyada “star” olanlara verilen “Oskar” ödülü gibi değil bu ödül, ebedi hayatın saltanatını yaşatan “cennettir” bu ödül, hatta daha ötesi vardır bu ödülün yüce yaratıcının “cemalini” müşahede etmektir, çünkü insan “kul” olmayı, başarmıştır.İçimizden bazıları kibirden ırak durmuş, diklenmemiş “iblis” gibi yüce yaratıcının karşısında, kul olmanın bilincini günde beş kez başını secdeye götürerek sergilemiş, ezelde ikrar ettiği “sen bizim Rabbimizsin” sözüne sadık kalmıştır.Ne mutlu rolünü hakkıyla oynayanlara, “ne mutlu Müslümanım diyenlere” ne mutlu “kulluk sınavını” başarı ile verenlere, “veyl” o kimselere olsun ki başını “kaf” dağından yüksek görenlere,  kendini herkesten üstün görenlere, “kibir” abidelerine, gurur meraklılarına!..Selam ve dua ile.
YAZARIN DİĞER YAZILARI