Hayat her zaman istediğimiz gibi gitmeyebilir, bu gerçek. Bazen işler tersine döner, planlar bozulur, ya da günümüz beklediğimizden daha zor geçer. Ama böyle anlarda pozitif düşüncenin ne kadar güçlü bir araç olduğunu hatırlamak önemli. Çünkü olayları her zaman kontrol edemeyiz, ama onlara nasıl tepki vereceğimiz tamamen bizim elimizde. Bir sorunla karşılaştığımızda ilk tepkimiz genellikle olumsuz olabilir: “Neden bu benim başıma geldi?” ya da “Yine mi kötü bir şey yaşamak zorundayım?” diye düşünebiliriz. Ancak böyle anlarda durup farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak çok şey değiştirebilir. Her zorluk, aslında bir öğrenme fırsatıdır. Zor anlarda, hayatın en değerli derslerini aldığımızı fark etmek bile pozitifliğe bir kapı aralar. Eğer bu anlarda negatifliğe kapılmak yerine pozitif bir tutum sergileyebilirsek, her şey çok daha farklı gelişebilir.
Pozitif düşünmek, olayları görmezden gelmek ya da aşırı iyimser olmak anlamına gelmez. Gerçeklerle yüzleşip, onlara karamsarlıkla yaklaşmak yerine çözüm odaklı olmak demektir. “Bu durum zor olabilir, ama ben üstesinden gelebilirim” diye düşündüğümüzde, zihnimiz çözümlere odaklanmaya başlar ve bu da bize daha güçlü bir duruş kazandırır. Pozitifliği hayatımıza küçük alışkanlıklarla dahil edebiliriz. Sabah uyandığımızda kendimize motive edici bir şey söylemek, güne minnettarlıkla başlamak, yürürken doğanın güzelliklerine dikkat etmek… Bu küçük adımların yarattığı etkiler düşündüğümüzden çok daha büyük olabilir. Çünkü pozitif enerji, tıpkı bir domino etkisi gibi tüm günümüze yayılır ve karşılaştığımız zorluklara bakış açımızı da değiştirir.