Paranoya, hayatımızın bazı anlarında hepimizi ele geçiren, zihnimizi şüphe ve korkuyla kuşatan bir gölge... Çoğumuz hayatımızın bir anında bu ince sınırda gezinmişizdir. Belki bir arkadaşımızın yakınlığını sorguladık, belki de sevdiğimiz insanın bize ihanet etme ihtimalini düşündük. Zihnimizde bir tohum gibi filizlenen bu endişe, genişledikçe içimizi kemirir; Bu dönemde var olmayan bir dünyada yaşamaya başlarız. Peki insanlar neden paranoyalara kapılır? Bunu daha önce hiç düşündünüz mü bilemiyorum ama paranoyanın kökeninde yatan en temel unsurlardan biri aslında kişinin kendisine ve çevresindeki insanlara olan güvensizlik duygusudur. Kendine olan güveni eksik olan biri, çevresindeki her şeyi potansiyel bir tehdit unsuru olarak görmeye başlar. Böyle kişiler bir dostun iyi niyetli söylenmiş sözlerinde bile farklı anlamlar arar, sevdiği kişilerin hareketlerini yanlış yorumlayarak kendini incinmiş hisseder. Bu tür bir güvensizlik, aslında geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimlerin ve kırgınlıkların birikiminden kaynaklanır. Lütfen geçmişteki kötü anıların zihnimize ve hayatımıza daha fazla müdahale etmesine izin vermeyelim.