?>

Ö Z L Ü Y O R U M! - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

Mevlüt MERGEN

3 yıl önce

KÜÇE BAŞIYeniden bilgisayarın başına geçip tuşlarına dokunmanın hazzını yaşıyorum, nicedir böyle yapamamıştım, yazamamıştım yazmak istediklerimi, okurlarıma anlatamamıştım anlatmak istediklerimi, şöyle dedim kendi kendime: “ben o günleri özlüyorum”Torbadan boşaltılıp sayıldığında seksen yıla denk olan geçmiş günlerimi de özlüyorum, o günler ki içinde çocukluğum var, gençliğim var, özetlersem; Diyarbekir’de yaşarken Diyarbekir’i yaşamışlığım var ve şimdi yine Diyarbekir’deyim ama Diyarbekir’i özlüyorum, yaşayamıyorum çocukluğumda yaşadığım gibi, gençliğimde yaşadığım gibi.Özlüyorum, keçi burcuna çıkıp esfel’e, on gözlü köprüye bakarken  “Diyarbakır beni tanımaz bilmez ama Diyarbekir tanır bilir, çünkü ben sizlerle tanıdım Diyarbekir’i, nasıl ki ben sizlerin yakın tanığı isem sizler de benim canlı tanıklarımsınız” bir şarkı sözünden: “biz ayrılamayız”Özlüyorum; ne zaman mart ayı gelse idi, leylekler çoktan gelmişler, hatta yuvalarını kendilerinden sonra teslim edecekleri yavrularının yumurtadan çıkışlarını da görmüşlerdir.Özlüyorum, cemreler düşmüş, toprak damlardan havuşlara karlar atılmış, elimizde kırık bir naylon leğen ve biz o karları evimizin bulunduğu Bıyıklı Mehmet Paşa küçesine boşaltmaya başlamışız.Özlüyorum o günleri ki kış henüz bitmiş ama küçelerde “odun kıranlar” belirmiş gelecek kışın odunlarını kırmak istemekteler.Özlüyorum; o günleri ve o günlerde gördüğüm yüzleri özlüyorum, anamı, babamı, kardeşlerimi, komşularımı ve küçemizden geçenleri özlüyorum.Özlüyorum, ilkbahar demek, taze peynir demek, yoğurt demek, bolluk demek, bereket demek, ucuzluk demek, o bolluğu, o bereketi özlüyorum.Özlüyorum “Mardin kapıyı Melek Ahmet Caddesine  çekçek arabası ile getirilen yoğurdu, peyniri Ta’bili kadınların balıkçılar başında bakır sıttılarda sergiledikleri yoğurtlarını, “aşifçiler” küçesinin başındaki gerçek aşifçileri özlüyorum.“Bir kilo peynirin bir kilo et gibi pahalı olduğu şu günlerde o günlerin “yürekli” insanlarını arıyor ve kabirlerinin başında durup:  “haydi şimdi evinize yetmiş, seksen kilo hatta daha çok peynir götürünüz” demek istiyorum.Özlüyorum, Diyarbekir’i, özlüyorum Diyarbekir’liyi Musa Tutka’yı, Yusuf Kenan Örücü’yü, Nushaddin Saygınlı’yı, Hafız Celal’i, Hafız Tarık’ı, Bağdat caddesindeki esnafı özlüyorum.Özlüyorum bu şehrin cigerhanesini, kasaphanesini, kendisinden alış veriş yapan müşterisine “yeşilliği” parasız veren sebzecisini…Özüyorum hepsini, hepsini…Berhudar olasınız, ömrünüze bereket sevgili okurlarım!..
YAZARIN DİĞER YAZILARI