Kültür Merkezi Diyarbakır - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)
Fahrettin KANAT
2 yıl önce
Diyarbakır Ulu Cami’nin kuzeyinde yer alan Mesudiye Medresesi, bir mimarlık harikasıdır. Taş oymacılığı burada büyüleyici bir şiir zerafeti ile karşımıza çıkar.Artuklu Hükümdarı Melik-ül Mes’ud Kutbüddin Ebu Muzaffer Sökmen II’nin Dört Mezhebin eğitimi için 1198’de yaptırdığı Mesudiye Medresesi, daha sonra 1223’te hükümdar Melik-ül Mes-ud adıya anılan Mevdud zamanında tamamlanarak bu günkü şeklini almış.Kentin en büyük ve en eski eğitim ve öğretim yuvası olan bu medresede; Astronomi, tıp, fizik, kimya, matematik, biyoloji, ilahiyat, edebiyat ve felsefe okutuluyor, bilginler arası ilmi tartışmalar yapılıyordu.İlime, bilime, sanata önem veren Artuklular döneminde son derece süslü taş oymalı yapılar yanında şarap kapları, sarayda kullanılan robotlar, otomatik saatler, bazen kesik-kesik, bazen sürekli akan fıskiyeler, guguklu saatle, şifreli kilitler, derinden su çeken tulumbalar, otomatik takvimler kullanılıyordu. Süslemeli yapıların tümünde ayrı bir güzellik, ayrı bir ustalık vardı.Diyarbakır’ın pek bilinmeyen, iyice araştırılmamış harikalarından biridir Mesudiye Medresesi…Yalnız Mesudiye Medresesi değil kuşkusuz, hemen her dönemde Ortadoğu’dan Anadolu’nun dört bir yanından akın akın gelenlerin eğitim gördükleri sayısız medreseler de vardır Diyarbakır’da.Ulu Caminin batısında yine Artuklular dönemlerinden kalma Zinciriye (Senceriye), Medresesi büyük bilgin Seyf-üddin-i Amidi’nin ders verdiği Nebi Cami’deki Seyf-üddin Medresesi, Mimar Sinan eseri olduğu öne süren Ali Paşa Cimii ve Medresesi, ünlü bilgin ve tarihçi olmasının ötesinde Diyarbakır Müftüsü olarak da görev yapan Nuslihiddin-i Lari’nin ders verdiği Şeyh Sefa ve Hüsrevpaşa Medreseleri ve daha birçok medrese…