?>

KARACADAĞ EFSANESİ - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)

Fahrettin KANAT

3 yıl önce

Bugünkü köşe yazımızda bir efsaneyi anlatmaya çalışacağım.Söylenenlere göre Karaca Dağ bir volkanik bölge, orada bulunan taşların bunu gösteriyor, ne var ki halk arasında birde bunun bir hikaye’si var.Bir zamanlar Diyarbakır beyinin bir cesur oğlu varmış, Girdiği her savaştan galip dönen, attığını vuran, gözünü budaktan sakınmayan cesur bir delikanlı.O devirde Karacadağ’da da ağzından alevler saçan büyük bir ejderha yaşarmış. Çevredeki köylülere aman vermeyen bu canavar geçtiği her yeri yakıp yıkıyor, yakaladığı genç kızları delikanlıları ağzından püskürttüğü alevlerle kül ediyormuş.Beyin cesur oğlu bir gün babasının huzuruna varıp bu canavarla savaşmak için izin istemiş. Diyarbekir beyi de çaresi ‘’Peki’’ demiş. Ve oğluna atalarından kalma saf çelikten sihirli kılıcını verip yolculamış. Cesur delikanlı kendi gibi cesur 40 cengaverle Karacadağ’a varıp ejderhanın inine girmiş. Ayni anda da ortaya çıkan ejderha bir üfürmüş,delikanlı ve arkadaşları alevler içinde kalıp kül olmuşlar.Ejderha, bey oğlunun elindeki kılıca da alıp inine dönmüş.Cesur prensin ölümü tüm ülkeyi yasa boğmuş.Aradan yıllar geçmiş, Geçen yıllar içerisinde hiç kimse bu ejderha ile başa çıkamamış.Bu arada beyde oğlunun acısına daha fazla dayanamayıp ölmüş.Beyin dünyalar güzeli kızı hükümdar olmuş memlekete.Tahta oturur oturmaz da tüm ülkenin dört bir yanına haberler salmış. ‘’Her kim ki dağdaki ejderhayı öldürür, kardeşimin orada bıraktığı atalarımdan kalma sihirli  kılıcı alıp getirirse onunla evlenirim’’ demiş.Bu haber üzerine çokça seferler yapılmış Karacadağ’a, çokça cesur genç ejderha ile savaşmak üzere yola çıkmış. Ama ne yazık ki hiçbiri geri dönmemiş. Dağdaki canavar alevler saçarak her geleni öldürmüş.Sarayın marangozu genç de içten içe beyin kızına sevdalıymış. O da anasının tek oğluymuş. Hazırlanmış ve gidip anasından hem izin hem de helallik istemiş. Sonrada yola koyulmuş.Ne çare, genç marangoz da dağa çıkar çıkmaz ejderhanın alevlerinin arasında kalmış. Can havliyle öyle bir ‘’Aaaah’’  çekmiş ki, Yer gök inlemiş adeta. Genç marangozun feryadı ta şehre, anasına kadar ulaşmış.Anası  oğlunun öldüğünü anlayınca ellerini göğe açmış ve Allah’a yakarmış.Tam o anda yerler sarsılmış, gökler uğuldamış, şimşekler çakmaya, yıldırımlar düşmeye başlamış. Gök hepten kararmış, koca kapkara bir bulut kaplamış dağı ve bu sırada şangırtılar içinde kalın bir zincir inmiş ejderhanın üstüne, boynuna, ayaklarına dolanmış zincir. Sonra yukarıya çekilmiş. Ejderha da çekilmiş. Ejderha göğe çekilirken içindeki tüm ateşi dağın üzerine boşaltmış, koca dağ alevler içinde kalmış. Günlerce yanmış her tarafı, yanıp kararmış.Diyarbekir halkı tüm bu olup biteni korku içinde izlemiş.Bir süre sonra ortalık sükunete ermiş, güneş yine parlak yüzünü göstermiş.Halk Ejderhanın zulmünden kurtulduğuna sevinmiş, kır gün, kırk gece şenlik yapılmış kentte.Ejderhanın ateşi ile her yanı yanmış dağın adı o günden sonra KARACADAĞ’a çıkmış.  
YAZARIN DİĞER YAZILARI