?>

HATUN KASTAL TÜRKÜSÜ!.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

Mevlüt MERGEN

4 yıl önce

BİR ŞİİRHATUN KASTAL TÜRKÜSÜBir kastal görmüşem bazalt taşından,İçmişem suyunu bakır tasından,Bir sevdadır geldi geçti beşımdanHatun kastal gül sevmeyen gülmesin,Amid’I sevmeyen suyun içmesin. Ben-u sen has’ını sende yıkardım,Yar ile el ele köşke çıkardım,Aşkın çırasını çayda yakardım,Hatun kastal gül sevmeye gülmesin,Yarini unutan suyun içmesin. Kırk evliya varmış kırklar dağında.Menekşe gül kokar esfel bağında,Efsane şemsiler senin sağında,Hatun kastal gül sevmeyen gülmesin,Tarihin bilmeyen suyun içmesin. On gözlü köprüyü gelinler sever,Lorke oynar, halay çeker güzeller,Ne güzel şenliktir Dicle’de fener,Hatun kastal gül sevmeyen gülmesin,Yarini ağlatan suyun içmesin!..MEVLÜT MERGEN AMİDİAnkara, 17.09.2018 BİR YORUMDiyarbekir’liler “çeşme” adını kullansalar da avuçlarına doldurarak yüreklerini serinlettikleri suyu içtiklerinde “kastal” ya da “bulak” derler. Diyarbekir’in  hemen her küçesinde bulunurdu çeşmeler, çünkü tarihi evlerinde havuz, kuyu ve tulumba olsa da cami, türbe, kilise, hamam gibi  insanların çok gittikleri tarihi binaların bazen yakın çevresinde, bazen duvarına bitişik olarak çeşmeler veya  kastallar olmazsa olmazı idi bu şehrin..  Nitekim Sultan Süleyman camiinde suyu hiç kesilmeyen bitişik çeşmeler hala durur, ve bu sıcak yaz günlerinde abdest alınır, serinliği vücudun her yanını kaplar yazın serin, kışın  ılık akan bu asil suyun.  Bazı çeşmeler ise durmasına durur da ismen durur çünkü sadece hatıralarda anılırlar, mesela “tahtalı kastal” bu isimde bir küçe ismi bile vardır, iç kaledeki “aslan-kaplan” çeşmesinin aslanı yerinde durur da kaplan nerededir bilinmez, yine iç kaledeki “er bulak” ismen bilinse de yerinde yoktur.  Sultan Abdülhamid han’ın tahta çıkması vesilesiyle Fiskayada şimdiki Ticrate ve sanayi odası binasının hemen yanında yaptırılan tarihi  “Hamidiye çeşmesi” maalesef yıktırılmıştır ki bu çeşme aynı zamanda mermerden yapılmış olup “saat kulesi” gibi  “anıt” bir yapıdır, fotoğrafı arşivimizde bulunmaktadır. Sur içinde 30-40 civarında çeşmenin adı bilinse de bir kısmı yerinde yoktur,  adına “türkü” sözü yazdığımız “Hatun Kastal”  hatıralarımızda  ki yerini bugüne kadar korumuştur, ne kadar çok suyunu içtiğimizi, ben-u sen bahçelerinden aldığımız “has” larımızı ne kadar yıkadığımızı  o kastalın suyu akmayan musluklarına sormak lazım.İsteriz ki zamana meydan okurcasına ayakta duran bu kastalın çeşmelerinden yine su aksın, hem de “hamravat” suyu aksın ve önünden geçenler,  gazi köşküne, on gözlü köprüye ve daha ötelere gidenler burada gidersin susuzluğunu, tıpkı bizim yakın zamana kadar yaptığımız gibi..Bilmiyorum hala durur mu hatun kastalın yakınındaki birkaç mezar, buraya “çevre” düzenlemesi şart, eğer birileri  ilgilenir yeniden hayata geçirmek istenirse!..Selam ve dua ile.
YAZARIN DİĞER YAZILARI