?>

HATIRALARDA YEVM-İ AŞURA!.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

Mevlüt MERGEN

2 yıl önce

KÜÇE BAŞIBütün İslam coğrafyasında “özel” bir yeri vardır “yevmi- aşuranın, çünkü o günde büyük olaylar olmuş, bazı peygamberlerin kıssaları yüce kitabımızda anlatılmıştır.Canımız kurban olsun sevgili peygamberimizin (s.a.v) sevgili torunu Hz. Hüseyin (r.a.) on muharrem günü şehadet şerbetini içmiştir, çoğu kitaplarda bu konu ile çok bilgiler verilmiştir.Yevm-i aşura dediğiimz on muharrem günü vukubulan olaylardan biri de Hz. Nuh (a.s.) ın gemisinin “Cudi” dağında karargah kıldığıdır.Rivayet olunur ki bütün dağlar yüksekliklerini göz önüne alarak Hz. Nuh’un gemisinin kendi üzerlerinde duracağını beklerken,  “Cudi” dağı mütevazi bir bekleyiş sergilemiş “mutlu son” onun üzerinde yaşanmıştır.Tufanın ne kadar zaman sürdüğü bilinmiyor, ancak gemideki canlıların iaşesinin bulunduğu kilerin boşandığı o gün fark edilmiştir.Hz. Nuh (a.s.) arta kalan tahılları karıştırıp “karma” bir yemek yapmıştır ki çeşit olarak on rakamı telaffuz edilmektedir.O yemek ise “aşura” yemeği olarak anılmış ve gelenekleşerek her yıl on muharrem gününde pişirilir olmuştur.Piştiği yerde kalmayıp paylaşılan bereketli ve lezzetli bir yemektir, zamanla daha çok “çeşnilendirilmiş” bütün İslam coğrafyasında Müslümanların ağız tadını yansıtmış, yansıtmaya devam etmektedir.Hatıralarımıza gelince; maalesef son yıllarda dışarı çıkamayışımız, bu geleneği evimizde devam ettirmemiş ve sadece hatıralarıyla yaşar olmuşuz.Gerçi bütün ahfadımız bizden gördüğünü devam ettirmekte, mutluluğumuza mutluluk katmaktadır.takvimler on muharrem gününü gösterdiğinde sabah evden çıktığımda on kişiye selam vererek günü “yaşamaya” başlatmışımdır.Diyarbekirliler evlerinin yıllık zahire ihtiyaçların önceden temin ederler, buna rağmen on muharrem günü çarşıdan az miktar zahir alırlar evdeki zahirenin üzerine eklerler ki bereketli olsun isterler..O gün aşure yemeği “tencerede” değil, “kazanda” pişirilir ve bütün mahalle, sokak halkına dağıtılır, o gün evde başka yemek pişirilmez, “aşura” yeterli olurdu.Merhume eşimi tekraren “rahmet” ve saygı ile anıyorum, zira o gün her sene bu geleneği evimizde ve bütün “ailemizde” yaşatmıştır.Sevgili peygamberimizin (s.a.v) “ehl-i beytini yürekten sevmek, onları her zaman için anmanın bizlere gerekli olduğuna inanıyoruz.Bu kadarı ile yetinmek istiyorum.Sağlıcakla kalınız, ömrünüze bereket sevgili okurlarım.
YAZARIN DİĞER YAZILARI