?>

DURUP SUSUYORUZ “ŞEHİR” DENİNCE

Mehmet Ali ABAKAY

7 yıl önce

DURUP SUSUYORUZ “ŞEHİR” DENİNCEŞehir Araştırmalarımızı sürdürdüğümüz zaman içinde, karşılaştığımız kimi na-hoş meclislerde bilgi almak için ayağına gittiğimiz kimilerinin açıklamalarını görünce yazmamak olmuyor, çoğunlukla.Şehirlerle ilgili araştırmalarımızda hangi şehre ait bir kaynak yayınlanırsa, imkânımız ölçüsünde sahip olmak için maddî sıkıntılar göz ardı edilir.Bu şehrin ismine göre değişmez kuraldır, bilen için. Şehrin adı, bizim için sınırlayıcı olmadı için, kaleme alınan eser kadar, yazanı da muhteremdir.İsmini haritadan öğrendiğimiz, sora sora gittiğimiz kimi ilçelerde ve köylerde duyduğumuz rahatlığı şehirleri dolaşırken, özellikle şehrimizde duymadık, yaşamadık.Onlarca sayfalık metinle anlatılamayanı, birkaç dörtlükte dile getirmeye çalışmak, bazen zordur, şiirle.Bu şiiri, belki başka şairlerin etkisinde kalarak yazıldığını söyleyen çıkabilir. Biz de aynı kanaatteyiz.Şiir kitaplarından yüzlercesini Şehir Araştırmaları Merkezi’ne aldık, Şiir Kitaplığı’nı oluşturmak için.Şehir araştırmalarında son dönemde söylenenlere bakılırsa, herkes şehrini sever olmuştur. Kişinin şehrini sevmemesi mümkün müdür?Şehrini seven insanın şehri hakkında bilgi sahibi olması gerekir, aynı zamanda. Biz, herkesin mimar edasıyla şehrin yapıları hakkında bilgi sahibi olmasını beklemiyoruz.Herkesin musıkî hakkındaki bilgileri, bir sanatkâr ölçüsünde tartılmamalı. Bir kişi, hanını, hamamını, köşkünü, konağını, camiini, küçesini bilmelidir, genelde.Siz farklı inanç gruplarını unuttuğumuzu sanmayın. Oluşturulan algı ile kişi, diğer inançları bilir de kendisine geldiğinde sus pus kalır.Hep böyle değil miyiz? Elimizin altında şehri için didinip duranlar varken, konuya vakıf olduğu söylenen İstanbul’dan, Ankara’dan birkaç kişi çağırır, onlara danışır, dururuz.Gözümüz, onlar sayesinde görür, çıplak hakikati. Kulağımız onların dediklerini işitir. Onların söyledikleriyle mantığımız işler.Bir sempozyumda bildirisini sunan akademisyen, anlattıklarını yerinde ilk kez görmek isteğini ilettiğinde, kendisine, görmediğimiz şehirler hakkında hiçbir şey kaleme almadığımız oldu.Nihayetinde başvurduğumuz kaynaklar farklı değildir, daima. Biz, hem aynı kaynakları fazlasıyla bilirken, aynı şehirde yaşıyoruz.Bu şehirde hastalıkların enva’ı çeşidi vardır.Gömlekçi, gömleğine İstanbul etiketi vurur, o gömlek gönderildiği şehre geri döner, iki-üç misli fiyatla alıcı bulur, marka bilindiği için.Aynı gömleğin etiketi, bu şehir olunca üçte bire alıcı bulmaz.Bu şehrin fotoğraflarını çekip albüm halinde yayınlamak isteyen zevatla görüşürken, en kaliteli makinelerle profesyonel çekim yapabileceğimizi, günde en çok on mekânda yapılan çekimlerin üç ayda biteceğini ifade ettik.“999 Fotoğrafla Şehir “ adını verdiğimiz projede istediğimiz kabul görmedi. İstanbul’dan otel, yemek, araç masrafı üstlenen “Profesyonel” anlamda fotoğrafçı, bir haftada işini yapıp teslim etti.Nebî Camii karesinin altında İskender Paşa, Melek Ahmed Paşa Camii yerine Behram Paşa…Paşaların eser vermek için didindiği şehirde paşa sendromunu yaşayan Fotoğrafçı, yanındaki rehber olarak verilen görevlinin ifadesine bağlı kalmıştı.Kendisini eleştirmez görenler, masa başı makam gücüyle hareket edenler, sonuçta bu şehrin araştırmacısına, şehri bilenlere müracaat etmek mecburiyetindedir, öyle olmaktadır.İddialı mı konuşuyoruz?Hayır, bugüne kadar onlarca kitabı tashih eden biri olarak, Melek Ahmed’e Lale Beg, Lale Beg’e Aynî Minare Camii diyen gördük.Biri hata yapar, beşi aynısını taklit eder.Özellikle biri, şehrin en bilgili olanı olarak lanse edilmek istenir. Öbürü, kesinlikle eleştirilmezdir. Diğeri, kendisi olmadan her toplantı eksik bilinir.El-insaf!.. Doğduğunu söylediğin, büyüyüp yaşadığın şehirde, gezdiğin küçelerde elifi mertek sanırsanız, ciddiyetiniz, sorgulanmaz mı?Onun için bazen duruyoruz bazen susuyoruz.Bu şiire ek olarak fazla bir açıklama yapmaya gerek yok, aslında. Şehir araştırmalarımızda gördüğümüz olumsuzlukların ne olduğunu açıklamak için yeterli, sanırız. Şehre dair eskisi gibi araştırmalarda bulunmak, yaşın geçmesi, imkânların sınırlılığı, ayıracak zaman bulamayışımızdan dolayı oldukça zorlaştı.Otuz senelik uğraşımızdan sonra yazmaya zaman ayırmamız, bu alanda çalışmalar içinde olanlara katkı sunmamız amaçlı yazdığımız kitaplar, önceliği almaktadır. İleride belki Şehir Araştırmaları Merkezi kurulursa, taşlar yerine oturursa Diyarbakır Kitapları 21 Dizisi’nin kalan dokuz kitabı ile 21 Kitaplık Dizi tamamlanır.D U R D U MŞehir dedim kendimce bana bakıp ben bilirim dediCamii dedim bak abdestten ellerim ıslak durur dediKüçeden geldim deyince karşılığına sokak deyiverdiŞaşırdım kaldım buna ne iştir diyerek  d u  r  d  u  mKitaplardan konuştu okuduklarını bir döküverdiBirkaç kitap adı birkaç şiirle şair merakla sordumTanır mısın beni dedim baktı şöyle yüzüme manalıAnsiklopedik bilgilerinde yoktum ben yine d u r d u mBirkaç kitap birkaç şair şehri tanıtmaz okuyup gezmeliŞehir kazan olmalı kişi kepçe şehri her daim dolaşmalıElbet biz hem okuduk hem gezdik hem düşündük dediAnlatınca şehri adet oldu bana ben yine  d u r d u mOlacak değil laf söylesen anlamaz garibim bülbüldürKış ortasında dalında durur mu hiç ağacın dalında gülNe desen papağandır sayıp döker döker ezberden hepDinleyince anlatılanı bana düşen ders d u r d  u  mMananın anlamını bilmez herif şehri kent yapmıştırCamii kilise olmuş hanlar otel hep bunu anlamıştırÜç medeniyet geçen şehre otuz üç medeniyet demiştirBunları işitince çıldırmak elde değil sadece d u r d u mBaktım ki anlatsa çuvalda sağlam incir kalmayacakGaribim okumuş bilmem hangi kitaplardan şairdenSessizce kapattım sohbeti dostları kırmama adınaSen galipsin dedim payıma düşen hisseyle s u s t u m 
YAZARIN DİĞER YAZILARI