Gerçekten Türkiye’ye baktığın zaman, Doğu ve Batı arasında çok büyük fark görebilirsin, bunun başlıca nedenlerinden en önemlisi okumak.Doğu’da insanların yüzde sekseni okula gitmemiş, okumak isteyen çocukları aileleri okutmamak için elinden geleni yapmış, hiç acımadan o zavallı çocukları küçük yaşta arkasına takarak tarlada, bahçede kendisine yardım etmek için çalıştırarak bu çocukların gelecekleriyle istikballeriyle oynamaktan hiçi bir zaman pişmanlık duymamış.İşte o zaman doğudaki insanlar okumadan hayatlarını sürdürmek zorunda kalarak zorluklar içinde yaşamlarına devam etmiş.Doğudaki insanların tek amacı nasıl para kazanacam ve nasıl zengin olacağım, Ali’nin var benim niye yok, bu amaçla hep geride kalmaya mahkum olmuş.Batıda yaşayan insanların hemen hemen hepsi okumaya ve büyük yerlere gelmek için büyük çabalar sarf ediyor ve bunda da başarılı oluyor.Doğudaki insanların çoğu çalışmadan para kazanmak için yollar ararken, batıdaki insanlar çalışarak para kazanmanın yollarını arıyor.Doğuda yaşayan insanların çoğu memleketlerini terk etmiş, göç ederek başka illere yerleşmiş, doğuda yerli insan çok az, kazada yaşayan insanlar şehirler, köyde yaşayan insanlar da kazaya göç etmiş, bu göç sırasında ilk başta biraz zorluklar çekmiş fakat alışmaya çalışırken köydeki yaşamı da kazada ve şehirde sürdürmeye çalıştığı için bu doğudaki iller geri kalmaya mahkûm olmuş.Şehirden göç eden şehrin yerlileri kısa zamanda gittikleri yerlere ayak uydurarak burada yaşamalarında en ufak bir zorluk çekmemiş.Doğu bölgeleri birazda geçmişteki Devletler zamanında ikinci plana bırakılmış ve buralara yatırım yapılmadığı gibi buradaki fabrikaları da başka illere taşımışlar.Bu geri kalmışlık 12 Eylül olaylarından sonra başlamış, köyler boşaltılmış, köyde yaşayan vatandaşlar şehirlere göç etmeye mecbur edilmiş.Burada en büyük sorumluluk geçmişteki doğudaki Milletvekillerinin, bu Milletvekilleri hiçbir zaman doğuya sahip çıkmamış, tek amaçları kendilerini ve akrabalarını zengin etmek.Batıda seçilen Milletvekilleri kazandıkları ilin gelişmesi için ellerinden geleni yaparak bu güne kadar getirmişler. Bu olay şimdide bu şekilde devam etmektedir.Seçilen Milletvekillerinin hem yaşantılarını hem de Milletvekili olduktan sonraki servetlerini saymakla bitiremezsiniz. Milletvekili veya bir bürokrat tanıdığın yoksa işe girmen mümkün değil.