?>
Diyarbakır’da Kız Evinde Düğün - (İhsan Özdemir'in Yazısı)
Eskiden Diyarbakır’da kız evindeki düğün, kına gecesi ile çarşamba günü yapılır. Bu düğüne kız evinin yakınları, komşuları, kızın arkadaşları, damadın yakınları davet edilir. Çalgıcı kadınların eşliğinde şarkılar, türküler söylenir, halay çekilir ve geline kına yakılır.Gelin, süslendiği odada kına için iki hanımın kolunda önce büyüklerin bulunduğu odaya getirilir. Bu sırada önde başka bir kadın elinde, üzerine yakılmış mumlar dikili kına dolu tepsi ile gelir. Gelin sıra ile yaşlıların elini öptükten sonra ortada hazırlanmış yere oturtulur. Kına hazırlığı yapılırken, şarkılar türküler söylenir, oyunlar oynanır. Çalgıcı kadınlar, gelin salonda veya avluda gezerken ‘’Alını Alını’’ türküsünü söylemeye başlarlar.Alını, alını, giymiş gümüş nalını.Asilzadenin gelini, gelininiz mübarek olsun.Anasından ayrılan, babasından ayrılan,Müşkül hali olur, evlenince yediği, şeker, bal olur…Özellikle gelinin arkadaşları ile kız kardeşleri ve akrabaları kına tepsisini elden ele gezdirerek durmamacısına şarkılar, türküler eşliğinde oyunlar oynar, davetlileri coşturmaya çalışırlar.Kızlar sık sık ‘’TİLİLİ’’ (zılgıt) ata ata şu türküyü söylerler.Geline bak gelineKına yakmış eline, yar hayran,Haldan bilmez ne çare,Söz anlamaz ne fayda…Yazık olmuş geline,Düşmüş sarhoş eline, vay hayranHalden bilmez ne çare,Söz anlamaz ne fayda…Bu arada çalgıcı kadınlar, ‘’Kına Kutlama Türküsü’’ MÜBAREK’İ yi çalıp söylemeye başlarlar. Mübarek’i bir bakıma damat yakınları bahşiş vermeye davettir. Çalgıcılar damat yakınlarının isimlerini tek tek sayarlar. İsimleri sayılanlar gelip gelinin başına para ve şeker serper takı takarlar. Bu arada çalgıcı kadınlara da bahşişler verilir.Mübarek özellikle damadın yakınlarının isimlerinin tümü sayıldıktan sonra sona erir. Çalgıcılar damadın her bir akrabası için anında doğaçlama övücü mısralar uydurur, ardında da ‘’Mübarek mübarek, yüz bin mübarek/Güveyin toyu olsun mübarek’’ nakaratını tekrarlar.Mübarekten sonrada eğlenceler devam eder. Çalgıcı kadınlar zaman zaman yanık havalar da çalıp söyleyerek gelin tarafını duygulandırmaya çalışırlar. Özellikle kına yakılırken sesi güzel olan bir kadın şu gazeli okur.Gitme, gitme dur Allah’ın aşkınaBeni, seni yaradanın aşkına,Sen gidersen, benim halim nicolur,Altın yüzük parmağımda tunç olur.Sevip, sevip ayrılması güç olur,Yürü dilber sağ selamet gidesen…Bu gazel gelinin anasını duygulandırır ve ağlatır. Bu hüzünlü havayı dağıtmak gelinin arkadaşlarına düşer. Hep birlikte kalkıp, gelini de aralarına alarak halay çekerler. Bu sırada Diyarbakır’ın kadın oyun havası ‘’Kalk oyna boyun görüm’’ türküsü söylenir.Ertesi gün, damat evinden yaşlı bir kadın ve sağdıcın eşi gelini almaya kız evine giderler. Gelin süslü bir taksiye bindirilerek kentin çeşitli yerleri gezdirildikten sonra damat evine getirilir. Kapıdan girişte damadın annesi elinde bir Kur’an-i Kerim tutar. Gelin eğilerek altından içeri girer. Bu sırada Gelin eline tutuşturulan içi su ve bozuk para dolu bir küçük testiyi var gücüyle kapının eşiğine vurarak kırar.Gelinin odası bir gün evvelinden itina ile süslenir. İlk çocuğun erkek olması için yatağa bir erkek çocuk yuvarlatılır. Bununla gelinin ilk çocuğunun erkek olması dilenir. Gelin odasına sağdıç tarafından tepsi içinde meyveler ve çerezler bırakılır. Damat geldikten sonra herkes evi ve etrafındaki evler bile terk edilir.
YAZARIN DİĞER YAZILARI