?>

Diyarbakır Falcıları -2- (Ferda Taşçı’nın Yazısı)

Ferda TAŞÇI

2 yıl önce

Geçen hafta Diyarbakır’da kadınların merakı olan falcılardan bahsetmiştik. Bu hafta da devam ediyoruz fallara. Gürcü Bacı dedik, onu anlattık.Büyüklerimiz şöyle anlatırdı. Merakla, heyecanla dinlerdik. Gürcü bacının popülerliği giderek kaybolmaya başladı.İşi ticarete döktüğü için inanırlığını da kaybetti. Unutuldu gitti..Ali paşa Mahallesinde bir falcı daha ortaya çıktı; Emine Bacı… Ali paşa Camii yakındaki bir Mazğana’da (çok odalı, geniş avlulu, her odasında bir ailenin yaşadığı büyük evlere Mazğana denir) bir odada siyah kedisiyle tek başına yaşayan yaşlı, yoksul bir kadındı Emine bacı. Zayıf ve yaşlı kadının yüzü felçliydi. Ağzı eğrildiği için güçlükle konuşuyordu. Bu görünüm de kendisine ayrı bir gizemli hava veriyordu.Komşuları, Emine bacıya Gâvur cinlerin çarptığını anlatırlardı gelenlere.Yine, basının sayesinde ünü çok çabuk yayıldı Emine bacının.Özellikle kadınlar geleceklerini öğrenmek umudu ile Emine bacıya koşuyorlardı.Emine bacı fala bakarken cinlerle konuşuyormuş havası yaratırdı. Anlattığına göre Müslüman cinler ona yardım ediyordu.Su dolu bakır tasa bakarken de önce gâvur cinleri kovar sonra.Ya Allah, Ya Bismillah,Periler gelsin, diğer kalabalıklar gitsin……….efendi, hanım gelsin.Diye başlar ve falına baktığı kimseyi çağırırdı.Emine bacı aralıksız bakardı fala. Niyetinizi, düşüncenizi gönlünüzden geçirdikten sonra adınızı, ya da kimin için fala baktırıyorsanız onun adını söylüyor, şahadet parmağınızı suya daldırıyordunuz, o kadar. Ondan sonra, Emine bacı başlıyordu suda ne görüyorsa anlatmaya.Gerçeği söylemek gerekirse, tutturuyordu Emine bacı.Bazen çocuklu olup olmadığınızı, kaç çocuğunuz olduğunu, çocuklarınızın durumunu bile okuyordu.O, bütün anlattıklarını tastaki suyun içinde ayan-beyan gördüğünü söylüyordu.İSMET PAŞA’NIN FALIGürcü bacının popülerliğini kaybetmesi üzerine, İstanbul’dan, Ankara’dan gelen gazetecileri Emine bacıya götürmeye başladılar. Mehmet Mercan anlatıyor; Bir keresinde yine gurup gazeteci ile Cumhuriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürü ve Başyazarı Ecvet Gürsen’le, Doğu ve Güneydoğu sevdalı gazeteci, dostum Fikret Otyam’ı katıldıkları SHELL şirketinin bir gezisi sonrasında Emine bacıya götürdüm. Tüm Gazeteciler hayli şaşırdılar Emine bacının karşısında.Hele de Ecvet Güresin’e yakında denizaşırı, uzak diyarlara gideceğini, evlerinde kısa bir süre sonra sevinçli bir olay gerçekleşeceğini anlattığına adeta şok oldu. Ecvet Bey yalnız kaldığımızda, gerçekten de Japonya’dan davet aldığını, yakında gitmeyi düşündüğünü, bunu da henüz kimsenin bilmediğini anlattı. Ayrıca da, birkaç gün sonra kızının nişanlanacağını bunun da aileye çok yakın kimselerin dışında hiç kimseye henüz duyurmadıklarını söyledi.Emine bacı tüm bunları bilmişti.Sonradan gizlice hiç kimseye his ettirmeden İsmet İnönü’nün falına baktırmayı kararlaştırdık. Emine bacıya İsmet adında bir tanıdığımızın falına baktırmak istediğimizi söyledik.Otyam, İsmet adını tekrarlayarak parmağını suya daldırdı.Emine bacı başladı; Ya Allah, Ya Bismillah.Periler Gelsin, Diğer kalabalıklar gitsin.İsmet Efendi gelsin…Emine bacı bir süre suya baktıktan sonra başladı anlatmaya,‘Bu adam büyük biridir. Etrafında kalabalıklar var. Omzunda bir şeyler parli. Bu adam hem asker hem de sivildir. Herkes ona hürmet gösteri. Çok büyük bir yerde oturi. Herkese emirler veri.Su dolu tasa iyice bakan Emine bacı birden tepki gösterdi.‘’Vışşşş kele, siz İsmet Paşanın Falına baktirisiz’’ dedi ve sonrasını anlatmadı.  
YAZARIN DİĞER YAZILARI