?>

BİZİM KÜÇE ÇIKMAZ - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)

Fahrettin KANAT

3 yıl önce

Bir çok büyük medeniyetin kurulduğu Mezopotamya’yı oluşturan “Bereketli Hilal”ın can damarlarından biri sayılan Dicle ırmağı kıyısında stratejik bir yörede kurulan Diyarbakır, eski adıyla AMİD, tarihin her döneminde önemli bir ticaret, sanat ve kültür merkezi oldu.Anadolu’ya geçiş yolu üzerinde bulunan kent asırlar boyunca doğudan batıya ulaşmaya çalışan ticari kervanların da uğrak yeriydi.Özellikle orta çağda bu önemi daha da arttı. Hindistan’dan, İran’dan ve Arabistan yarım adasındaki gelişmiş merkezlerden Diyarbakır’a getirilen mallar, kervanlarla, İstanbul’a, oradan da yeni yeni gelişmekte olan Avrupa pazarlarına sevk ediliyordu.Kent ayrıca, Basra, Bağdat, Musul, Halep arasında da önemli bir ticari köprü görevi yapıyordu.Bu sayede, çok değişik insanların uğrak yeri olan Diyarbakır’ın kültürü ve sanatı etkileniyor, halkın dili de çeşitlilik kazanıyor zenginleşiyordu.Bu nedenle de Diyarbakır lehçesinde, Türkçe, Türkmence, Azerice, Kürtçe, Arapça, Farsça doyumsuz uyum içindedir. Birkaç dilin böylesine uyum içinde konuşulduğu bir başka yöre yoktur.Dediğimiz gibi; Diyarbakır’da tarihin her döneminde her dile karşı büyük bir hoşgörü egemen olmuştur.Hala da öyledir.Evinde, iş yerinde, çarşıda, pazarda herkes dilediği dili konuşur. Bu yüzden hiç kimse bir diğerini hiç eleştirmez, yadırgamaz.Gündüz köylü müşterileriyle Kürtçe konuşan tüccar ve esnaf akşam evinde çoluk çocuğu ile Türkçe konuşur, şakalaşır, sokaktaki külhanbeyinin, Diyarbakır deyimi ile Kırkayak takımının küfründe, kavgasında Türkçe, Kürtçe ve Ermenice birlikte dile gelir.Evin büyük annesi gelinine, gelin de çocuklarına Kürtçe, Türkçe, Ermenice sözcüklerden oluşan halis Diyarbakır lehçesiyle seslenir.İşte bizim küçe çıkmaz da yaşayanların hayatı. Küçe çıkmaz demek, sokağın girişi var fakat çıkışı yok. O küçe çıkmaz sadece o çıkmazda oturanların evlerine gideceği yerdir.    
YAZARIN DİĞER YAZILARI