?>

BİR BAYRAM DAHA BİTTİ!.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

Mevlüt MERGEN

3 yıl önce

KÜÇE BAŞINasıl ki insan ömrü sayılıdır, gün gelir tükenirse, bayramlar da sayılıdır, kurban bayramı dört gün olmasına rağmen dokuz gün resmi tatil olarak yaşandı, yaz günlerinin olanca sıcaklığına rağmen dört günlük kurban bayramı dolu dolu kutlandı.Kurbanlar kesildi, kabristanlar ziyaret edildi, camilerdeki bayram namazından sonra ki “tebrikleşme” ev ziyaretlerinde de devam etti, çay, kahve, tatlı ikramları İslam medeniyetinin bir getirisi olarak yerine getirildi.Bayram heyecanı müminlerin kalbinden taşarcasına hissedildi, geçmişimiz yine peşimizi bırakmadı “sur içinde” yaşadığımız günleri hatırlattı, o günlerde Diyarbekir halkı bayramı evinde geçirirdi.Bayram sabahı evimin balkonunda otururken o günleri görüntü olarak beklemeye başladım, istiyordum ki çocuklar yine küçeleri şenlendirsinler,   evlerden “şeker” toplasınlar, o günlerde şehir bu kadar kalabalık değildi ama çok kalabalıkmış gibiydi.Değişmeyen zamanın içinde “kültür” değişmişti, bayram yine bayram olarak biliniyor, kutlanıyor, ancak o gürlerdeki fotoğraf görülmüyordu, gözle göremesek de  “uydudan” mesajlar, görüntüler  “akıllı” cep telefonlarına yansıyordu.Gün boyu telefonum çalıştı, dersem abartmış olmam, ülkenin hemen her yanından gelen “tebrik” telefonlarına cevap verirken sesim kısılıyor ve sürekli su içiyordum, bir sürahi dolusu su bir saatten önce tükenirken eski bir siyasetçiyi hatırlıyordum.“Osman Bölükbaşı” idi hatırladığım siyasetçi, gazeteciler onun içtiği sürahiler dolusu suyun “çetelesini tutar ve bunu da haber olarak yansıtırlardı.Şu soruya çok muhatap oldum, uzaklardan arayanların sorduğu “Diyarbeki’de hava nasıl?” cevap olarak “çok sıcak diyor ve ekliyordum: “Biz bu sıcaklarda oruç tutardık” dedim, “doğrudur” diyordu bazıları ve şu hatırlatmayı yapıyorlardı: “Allah kuluna yardım edince değil bu sıcaklar çok daha fazla sıcakta bile oruç tutulur, yeter ki niyetler Allah için olsun”Evlerde klimanın, vantilatörün olmadığı günlerdir o günler, o günlerde henüz icat edilmemişti, uzaklara, serin yerlere gitmek, yanı başımızdaki Sivrice, göl” bile iltifat görmezdi Diyarbekir’lilerden, varsın kara taşlar emsin havanın sıcaklığını, dokunan elleri yaksındı.Meyan şerbetimiz vardı, içine biraz buz kattık mı serinletirdi, yüreğimizi, karpuz da öyle, onun kabuğu çocuklar için “savunma” ve “hücum” aracı idi, küçelerde yapılırdı karpuz kabuğu savaşları..Evet bir bayram daha bitti, bizi geçmişimizden koparmayarak bitti, dileriz ki Rabbimizden daha bir çok bayramlar yaşatsın, gönüllerimiz onların heyecanıyla dolup taşsın..Sağlık, mutluluk içinde daha nice bayramlara derken ömrünüze bereket sevgili okurlarım.
YAZARIN DİĞER YAZILARI