?>

BİZE GÖRE GÜNLÜK AKTÜALİTE!..

Mevlüt MERGEN

5 yıl önce

BİR MİSKALGERÇEK DOSTİster isen gerçek dost, Hazret-i Allah’ı bil,O’nu candan anarak gönlünün pasını sil!..MMGÖZLÜYORUMBİZE GÖRE GÜNLÜK AKTÜALİTE!..MEVLÜT MERGEN AMİDİ“Günlük” yayın yapan bir gazetede yazar olmak, konu bakımından hiç zorlanmamak demektir, çünkü günlük hayatın her anı, bu an içinde yaşanan olaylar “haber” olarak yer alır, siyaset ve ekonomi insanların en çok ilgi duydukları konular olduğu için gayet geniş bir şekilde aksettirilir ve yazmak durumunda olan yazarlar konu sıkıntısı çekmedikleri gibi, bilgi sıkıntısı da çekmezler, sadece kendi inanç ve görüşleri doğrultusunda değerlendirirler o bilgileri.2005 yılı Mayıs ayından bu yana, biz haftanın beş gününde bize ayrılan köşemizi hiç boş bırakmadık, sadece belirli günlerde şehir dışına çıkmışsak o günler müstesna, peki ne yazmışız böyle her gün yazarken, acaba o çok bol olan aktüel haberlerin bilgilerinden mi yararlanmışız, yoksa kendi aktüalitemiz çerçevesinde mi yazmışız?Nadiren de olsa günlük haberlerden ve bilgilerinden yararlanmışız, yani deyim yerinde ise “kaymışız” genel anlamdaki aktüaliteden, bunun yanı sıra kendimiz çizmişiz “aktüalitemizin yolunu” o çizgiden sapmamaya büyük özen göstermişiz, bizim aktüalitemiz 15 yıldır “Diyarbekir ve onun sevdası” olmuştur.15 yıl içinde aktüalitemiz değişmese de söyleşilerimizin yer aldığı yerel gazete beş kez değişmiştir,  bu gazeteleri değiştirirken kimseye kızgınlık göstermemişiz, darılmamışız da, sadece konu Diyarbekir olunca herkesi, özellikle yazdığımız gazeteyi yanımızda görmek istemişiz, bunu görmeyince kendi adımıza değil Diyarbekir adına “duygusallık” göstermişiz ki gazeteden gazeteye geçmişiz.Ulusal medya yazarları gibi sözlü ve yazılı bağlantımız yok, çünkü biz yazılarımıza “ücret” talep etmez ve almadığımız için “özgürüz” Anadolu’daki yerel gazetelerin büyük bölümünde “siyasal ve  ideolojik” saplantısı yoktur, bu özellikleri ise bize ayrı bir “güç” kaynağı olmuştur, öyle olmasa sık sık diyebilir miyiz: “siyasetten ve siyasilerden sıdkımız sıyrılmış” diye, tekrar edelim bizim aktüalitemiz Diyarbekir’dir.“Neden Diyarbekir?” diye sorulacak olursa diyebiliriz ki bu şehir çok fazla göç alan ve göç veren bir şehirdir, bu yüzden kültürünü, gelenek ve göreneklerini korumakta zorlanmaktadır, biz koruyucu olamasak da unutulanı, ya da unutturulmak istenenleri “hatırlatarak” kendimize düşeni  yapmaya çalışmaktayız.Başka şehirler  kültürlerine “koruma” adına sahip çıkmaktadırlar, bir misal verecek olursak “Adana” diyelim, bu güzel şehir adını “kebabıyla” bütün ülkeye ve hatta ülke dışına taşımasını bilmiştir,  üstelik “Adana kebabı” tescil” edilmiştir, hemen her şehir ve kasabada yanınıza gelen garsona: “Adana” dediğinizde o size: “acılı mı, acısız mı?” diye sorar, ama Diyarbekir’de bir kebapçıya girdiğinizde garsona “lüle kebabı” diyemiyorsunuz, eğer diyebilecek olsa idiniz,  Diyarbekir’in bu kebabını garson size sorardı: “terbiyeli mi olsun?”Bu misal çerçevesinin içendedir yazarken unutulmasın istediğimiz diğer konular, şehirleri ayakta tutan iki büyük etken vardır, bir tarihi yapıları, iki kültürleri, bu şehrin tarihi yapılarının bir kısmı “hamamlar gibi, çeşmeler gibi, mescidler” gibi maalesef  “tarih” olmuşlardır, olmayanlarını da yapılış amaçlarını dışında kullanıldığın görürken üzülüyoruz, kültür konusunda ise deyim yerinde ise tam bir “yıkım” söz konusudur.Sanırım bu kadar sözden sonra bizim bitmeyen, yazdıkça yazılmasını isteyen konularımızı  “aktüalite” olarak belirlemiş olduğumuz anlaşılmış oldu, sözü bağlarken tekrar “lüle kebabı” diyelim, bu şehirde kebapçılar “yassı şiş” kullanmazlardı, çünkü kebaplarına “şiş kebabı” derlerdi, müşterilerine de o sebeple  sorarlardı: “terbiyeli mi olsun” diye, şiş kebabını bazen il dışına çıktığımızda ege taraflarında “çöp şiş” olarak görüyoruz.Diyarbekir’in dışında başka konulara ayıracak vakit bulamıyoruz ki aktüalitemizi genelleştirmiş olalım, keşke diyoruz Diyarbekir’deki yerel gazetelerde yazan meslektaşlarımızın da tek aktüalitesi “Diyarbekir” olsaydı!..Selam ve dua ile.
YAZARIN DİĞER YAZILARI