YERİNDE KARAR DÖNEMİ!..

GÖNLÜMCE COVİD 19 Virüsü korkuttular aşıyı bulduk diye, Kim bilir nerye gitti, sanki kovuldu diye? Geri gelmesin artık, insanlar hayli öldü, Okullar açılacak öğrencim yüzü güldü!

GÖNLÜMCE

COVİD 19

Virüsü korkuttular aşıyı bulduk diye,

Kim bilir nerye gitti, sanki kovuldu diye?

Geri gelmesin artık, insanlar hayli öldü,

Okullar açılacak öğrencim yüzü güldü!..

MM

SÖZ GELİŞİ

Nüfusu biraz azalmış görüntüsü verse de İstanbul en kalabalık şehir özelliğini koruyor, covid-19’un ilk günlerinde bu şehir “kırmızı” renkte idi, bu kırmızılığını da bütün Anadolu’ya yaydı, çünkü 81 ilin tamamından insanları bu şehirde görmek mümkün, böyle olunca gelişler-gidişler virüsün yayılmasına sebep oldu.

Televizyon kanalları İstanbul’un kırmızıdan “yeşile” döndüğü haberlerini veriyor, haliyle bu tablo bütün ülkenin görüntüsünün yeşil olduğu habercisi oluyor, renk değişince sloganlarda değişti.

“Evde kal” bir zaman tedavülde kaldı, “maske-sosyal mesafe-hijyen” sloganı hala tedavülde gibi, bu slogan yerini “yerinde karar” olarak değiştirmeye başladı bile, 2019’un son aylarında kendisini gösteren ve fakat sanki önemsenmeyen bu virüs 2020’in ilk günlerinde “ciddiye” alınmaya başlandı.

Sağlık Bakanlığının hemen her gün yayınladığı virüs tablosu “korku” salmaya başladı ve 2020 yılı bu korku ve “aşı” umudu ile geçti, nihayet bugünlere yani 2021 yılına girdik, bu yılın da iki ayı geride kaldı ve “yerinde karar” dönemi başladı, yani tedbirler “genel” olarak değil de “yerel” olarak alınacak.

Bu şu demektir virüs artık gidiyor, yani bitiyor, geldiği günlerde ne kadar çok bu virüsün “ölümcüllüğü” anlatıldı değil mi, çünkü hem virüs hızla yayılıyor ve hem de insanlar ölüyordu,  insanlar virüse yakalanmamak, ölmemek için şehirlerden kaçar gibi oldular ve nihayet “yazlıklar kışlık oldu” yazlık evine gidenler geri dönmediler ve yazlık evlerini kışa göre “dizayn” ettiler.

Ciddiyetine inandığımız “resmi” açıklamalara göre virüs bir kişiden çok kişiye (en az otuz) geçebiliyordu, rakamlar çelişkili olsa bile 30-40 civarında gösteriliyordu, virüs “giderayak” mutasyona uğradı, yani hızlı yayılıyordu ve daha korkunçtu, bu durumunu koruyan virüse nedense ilk günlerindeki gibi “önem” verilmez oldu, çünkü  vaka sayıları azalırken “ölüm” rakamları da düşmeye başladı.

Ancak şu soruyu sormadan edemiyoruz, virüs ilk görüldüğü yerde bir kişiden başladı yayılmaya ve önü alınmaz hıza ulaştı ve bütün dünyaya bulaşıcı özelliğini yitirmedi, o zaman neden şimdi virüs “yok” gibi algılanıyor, bir kişi dahi kalsa tehlike geçmiş sayılmaz, çünkü o zaten bir kişi ile başlamıştı yayılmaya, bu soruya cevap arıyoruz?

Virüse yakalanmış bir kişi dahi kalsa bu tehlike geçmemiş sayılırken “yerinde karar” uygulaması virüsün yayılmasına sebep olmayacak mıdır, bu güne gelindiğinde sevindirici olan şudur ki; virüs sadece yaşlılardan değil hemen her yaştaki insandan bulaşabiliyor ve bulaştı.

Mikrop nam-ı diğeri virüs hastalık sebebidir, hastalıklar binlercedir ve “coronavirüs” bunlardan sadece biridir, her hastalık ölüm sebebi olmadığı gibi her virüs ya da mikrop da ölüm sebebi olmayabiliyor, sadece şu gerçeği kimse inkar etmelidir: “İnsanın kendisi ölümlüdür” yani eceli gelen gidiyor.

Hastalanmamak, sağlıklı yaşamaya çalışmak için tedbiri olmak elbette gereklidir, biz bu inanç ve görüşümüzü 2020 yılı boyunca dile getirdik, çoğu yaşlı insanı gördük virüse yakalanmış ve fakat şifa bulmuştur, yani yaşlılık da ölüm sebebi değildir çünkü “eceli gelen” ölüyor.

Ne aşı, ne de tıp dünyasının bütün çabaları yer yüzünden “ölümü” kaldıramaz, kıyamete kadar  dünyamız da insanlar bir yandan çoğalırken öte yandan boşalacak, bazı zamanlar biz şöyle yorumladık bu  durumu: “dünyamız bir terminaldir ve insanlar bu terminalde bekleyen “yolcudurlar” herkesin terminalden ayrılış sebebi aynı, şekli değişiktir: o da “ecel” dir!..

Selam ve dua ile.