TÜRK KADINININ SEÇME VE SEÇİLME HAKKI 85 YAŞINDA
'Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı Tanınması'nın 85'inci yıl dönümü vesilesiyle 2'nci Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) özel oturum gerçekleştirildi
‘Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı Tanınması’nın 85’inci yıl dönümü vesilesiyle 2’nci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) özel oturum gerçekleştirildi. Oturumda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, TBMM tarafından Türk kadınına verilen seçme ve seçilme hakkının öneminden bahsetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın katılımıyla ‘Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı Tanınması’nın 85’inci yıl dönümü vesilesiyle 2’nci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) özel oturum gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Milli Egemenliğin yüzüncü yılı ve Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınması vesilesiyle 2’nci TBMM’de bir konuşma gerçekleştirdi. Erdoğan, İdlib’te şehitlik mertebesine ulaşan Mehmetçiği de unutmayarak, “Her şeyden önce, İdlib’te şehitlik makamına eren Mehmetçiğimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Rabbim ailelerine sabırlar ihsan eylesin. Milletimizin başı sağ olsun. Aziz vatanımız ve şanlı bayrağımız uğruna canlarını feda eden tüm şehitlerimizi ilelebet minnetle anacağız” diye konuştu.
“Vatanı canından üstün tutmuş tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum”
Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’ndaki dizelerini hatırlatan Erdoğan, Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını yad etti. Erdoğan, “Sıksak şüheda fışkıracak bu toprakların her bir karışında, şehitlerimizin kanı var. Bu vesileyle, İstiklal Mücadelemizin başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman silah arkadaşlarını ve kadınıyla erkeğiyle, vatanı canından üstün tutmuş tüm şehitlerimizi, rahmetle yad ediyorum” dedi.
“ ‘Ya istiklal ya ölüm’ bu milletin parolası olmuştur”
TBMM 2’nci binasının yüzüncü yılında dimdik ayakta durmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, “Bu Meclis, Türk insanının bağımsızlık aşkının bir abidesidir. Bildiğiniz gibi, Milletimiz tarihin hiçbir döneminde bağımsızlığını kaybetmemiştir. ‘Ya istiklal ya ölüm’, yaşamanın ancak hürriyetle mümkün olduğunu bilen şerefli ve haysiyetli bu milletin parolası olmuştur” ifadelerini kullandı.
“Milli Mücadele zaferine kadınlarımızın cesareti damgasını vurmuştur”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk kadınına özgü söylediği, “Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu köylü kadınının fevkinde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur. Ve dünyada hiçbir milletin kadını ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, Milletimi halâsa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gördüm’ diyemez” sözünü hatırlatarak, bu sözü Türk kadınının karakterini vurgulayan en güzide söz olduğuna değinen Erdoğan, “Şüphesiz ki Milli Mücadele zaferine kadınlarımızın cesareti, dirayeti ve vatan sevgisi damgasını vurmuştur” dedi.
“Ay ve yıldız hepimizin kalbine dağlanmış”
Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz’da teşebbüs ettiği darbe hakkında da konuşan Erdoğan, “15 Temmuz’da, demokrasimize yapılan hain saldırıda bu cesur ruh adeta yüreğimizin derinliklerinden dışarı fışkırmıştır. Bir asır sonra yeniden, memleketin her bir köşesinde, Türk kadınının elinde bayrağı, kalbinde bağımsızlık sevdasıyla direndiğine şahit olduk. Demokrasimize göz dikenlerin hezimete uğratılmasında, Kara Fatmaların ve Nene Hatunların ölümsüz olduğunu, onlarla aynı ruhu taşıdığımızı gördük. Yazdıkları destan, milletimizin onurlu tarihine yeni bir bölüm olarak eklendi. Anladık ki, ay yıldız hepimizin kalbine dağlanmıştır. Vatan ve bayrak sevgisi, nesilden nesle çoğalarak geçen en değerli mirasımızdır. Bu miras, bekamızın da teminatıdır” dedi.
“Toplumsal ilerleme, ancak kadınların sosyal, siyasi ve ekonomik hayatta yer almasıyla başarılabilir”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde TBMM’nin Türk kadınına dünyanın birçok ülkesinden daha önce seçme ve seçilme hakkı verdiğini hatırlatan Erdoğan, “Ülkemiz için bir milat olmuştur. Türk kadını, bu hakkın ne kadar önemli olduğunu kavramış ve vatanı için çalışmaktan asla geri durmamıştır. Böylelikle aziz ülkemizin kurulmasında olduğu gibi, bugünkü Türkiye haline gelmesinde de, kadınlarımız birçok alanda önemli işlere imza atmıştır. Çünkü toplumsal ilerleme, ancak kadınların sosyal, siyasi ve ekonomik hayatta yer almasıyla başarılabilir” ifadelerini kullandı.
“Bulunduğumuz coğrafyada dimdik ayakta kalmaya devam edeceğiz”
Erdoğan, yaptığı konuşmanın son bölümünde Türkiye tarihinin bugününü de değerlendirdi. Türk kadınlarına çok önem verdiğini hatırlatan Erdoğan, “Tarih boyunca olduğu gibi, bugün de aleyhimize oynanan tüm oyunlara rağmen, bulunduğumuz coğrafyada dimdik ayakta kalmaya devam edeceğiz. Bundan yüz yıl önce olduğu gibi, bugün de inancımızdan ve medeniyet değerlerimizden aldığımız güçle, geleceğe milli şuurla yürüyeceğiz. Ve bu yürüyüşte, güçlü Türk kadınları, ülkemizi 21’inci yüzyılın parlayan yıldızı yapacak öncüler olacaklar. Bu vesile ile 8 Mart Dünya Kadınlar gününüzü şimdiden kutluyorum” diye konuştu.
Kürsü konuşmasında gençlere de seslenen Erdoğan, “Tüm milletimizi, özellikle gençlerimizi, bu tarihi mekanı, Cumhuriyet Müzesini ziyaret etmeye davet ediyorum. Eminim ki, şu duvarlar hepimize çok şey fısıldayacak, millet olmanın şuurunu bizlere yeniden hatırlatacaktır” dedi.
“Her kadın vatan, millet söz konusu olduğunda cesur yürektir”
1993-1996 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti eski Başbakanı Tansu Çiller, “Bugün de en çok ihtiyaç duyduğumuz ruh Çanakkale ruhudur. 1934 yılındaki kadınlarımızın haklarına kavuşmasını kutluyoruz. Kadınlarımız tebaa olmaktan çıkıp, eşit vatandaş oldular. Biz bunu Fransa’dan 10, İsviçre’den 40 yıl önce yaptık. Bu yüzden Kurtuluş Savaşı’nın da komutanı Büyük Atatürk’ü saygıyla, şükranla anıyorum. Bu ülke aranızdan bir kardeşinizi kadın başbakan olarak çıkardı. Bu benim için bir onurdu. Türk kadınını temsil etmekten büyük onur duydum. O zamanlar da zor günlerdi, hayat imtihanlarla dolu. O günlerde Doğu ve Güneydoğu’muz yangın yeriydi. Trenler işlemiyor, otobüsler gitmiyordu. Okullar kapalıydı, okuma yazma bilmeyen çocuklarımız vardı. Partilerin merkezleri, gazetelerin dağıtım büroları kapalıydı. Böyle bir ortamda Türkiye’de ekonomik kriz kapıya dayanmış ve Sovyetler Birliği dağılmıştı. Bütün bunların içerisinde kimileri yazdı, ‘Bir kadın Başbakan terörle mücadeleyi nasıl yapacak’ diye. Ama bilmedikleri bir şey vardı, her kadın vatan, millet söz konusu olduğunda cesur yürektirler. Bu şekilde yola çıktık ve ‘Terör ya bitecek ya bitecek’ dedik. İçeride büyük bir mücadele oldu. O başarıyı taçlandıran, terör meselesinin gündemden düşmesini sağlayan yurt dışı operasyonları olmuştur. ‘İdlip’te ne yapıyoruz’ diye soranlar var. O mücadele olmazsa daha çok bedel öderiz. Bugün istenenler son derece doğru ve yerindedir. Benim dönemimde de oldu. Bu defa batıda başladılar. Kardak’ta karasularımıza el koydular. O zaman da dedik ki, ‘O asker gidecek, o bayrak inecek’. O asker gitti, o bayrak 48 saat içinde indi. Uyanık olmalıyız” diye konuştu.
“Kadınlar gözümüzün önünde öldürülüyordu”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın vatandaşları için yaptığı çalışmalara da ayrı bir parantez açan Çiller, Erdoğan’a teşekkürlerini iletti. ‘Haydi Kızlar Okula’ , ‘Sıfır Atık Projesi’ gibi faaliyetleri ileten Çiller, Diyarbakır’da bulunan annelere de seslenendi. Eski Başbakan Çiller, “Diyarbakırlı kadınlara seslenmek istiyorum. Onlar, evlatları ve vatan için nöbet tutuyorlar. Bekleyenlerin umudunu paylaşıyoruz. Bütün Diyarbakırlı ve Doğulu kadınlarımıza sevgi ve saygımızı yolluyoruz. Hatırlatmak isterim, Kıbrıs’ta belki unutuldu ama 1963 Aralık ayında vahşice öldürülen kadınlar ve bebeklerimiz, bütün onlarla birlikte kavrulan milletimiz için biz Kıbrıs’a gittik. Bosna Hersek’e de gitmiştik. Ateş altında inmiştik. Kadınlar gözümüzün önünde öldürülüyordu. Bütün katledilen kadınlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz” diye konuştu.
“Vatan söz konusu olduğunda, Türk kadını her zaman en ön safta yerini almıştır”
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türk tarihine damga vurmuş kadınlardan bahsederek, “Mazlumun canına kendi canını siper eden, Türk milletinin kahraman evlatları, aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. Yaralı askerlerimize Allah’tan acil şifalar diliyorum. Tarih sahnesine çıkışından bugüne Türk milletinin kadınları, toplum içerisinde sahip oldukları hak ve statüler, hayata katılım noktaları, gerçekleştirdikleri işler ve ortaya koydukları başarılarla, dünya üzerinde hiçbir milletin sahip olmadığı ve olamayacağı bir değerdir. Tomris Hatun’dan, Raziyye Sultan’a, Terken Hatundan Süyüm Bike’ye; devlet siyasetine yön veren, devlet reisliği yapan ve naip olarak devleti idare eden birçok tarihi isim vardır. Asırlar geçse de Türk kadınının sahip olduğu bu erk ve ruh hep aynı kalmıştır. Hele ki vatan söz konusu olduğunda, Türk kadını her zaman en ön safta yerini almıştır. Kırım Savaşı’nda Asiye Hatun, Osmanlı-Rus Savaşı’nda Nene Hatun, Şerife ve Gülizar Hatun gibi niceleri düşmana aman vermemişlerdir. Bu ruh, Kurtuluş Savaşı’nda, Erzurumlu Kara Fatma, Nezahat Onbaşı, Şerife Bacı olmuş, sayısız kadınımız Anadolu’nun dört bir yanında düşmanın soluğunu kesmiştir. Ve 15 Temmuz’da Zeynep Sağır’dan Cennet Yiğit’e, Ayşe Aykaç’tan Sevgi Yeşilyurt’a, nicesi omuz omuza bir kez daha çekinmeden şehadete yürümüştür” ifadelerini kullandı.
“Bir insanın birincil ve en etkili öğretmeni annesidir”
İslam dininde kadına verilen değerin altını çizen Ersoy, “Yüce dinimiz İslam, kadına büyük değer atfederken, Peygamber Efendimiz; ‘Kadınların haklarını korumanızı ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Kadınlar size Allah’ın emanetidir’buyurmuşlardır. Bir Müslüman İçin Allah’ın emanetinden daha değerli, saygı ve özen göstereceği kimse olamaz. Açıkça görülmektedir ki, milli ve manevi değerlerimiz içerisinde kadını ikinci sınıf gören, toplum hayatından uzaklaştıran, sorumluluk olarak sadece eviyle sınırlandıran tek bir örnek gösterilemez. Çünkü yoktur. Bütün sorun kişidedir, dolaysıyla çözüm de kişidedir. Toplumdaki bu yarayı iyileştirecek, bu iltihabı yok edecek en güçlü dayanağımız ise yine kadınlardır. Anneler her şeyden ve herkesten daha etkili olarak, toplumu şekillendirme kuvvet ve kudretine sahiptirler. Çocuklarınızı, sadece çok kısa birkaç örnekle anlattığımız bu yüce değerler üzerine yetiştirecek olan sizlersiniz. Bir insanın birincil ve en etkili öğretmeni şüphesiz annesidir” diye konuştu.
“Kadınlarımız bu kadar yükü taşıyabiliyor diye, ağırlığın altında ezilmelerine izin vermeyeceğiz”
Türkiye’de kadının yerinden de bahseden Ersoy, “Ev kadınlığı zor ve meşakkatli bir iş, annelik ise çok yüce ve sorumluluğu ağır bir makamdır. Kadının gücü de buradadır. Böylesi bir vazifenin yanında sosyal, ekonomik, askeri, siyasi velhasıl hayatın her alanında görev üstlenip onu da hakkıyla yerine getirebilmektedir. Yeter ki kendini yetiştirmesi için imkân ve sonrasında da yerine getirmesi için vazife verilsin. Açık bir gerçektir ki kadın yükselip yüceldikçe, toplum ve millet de yükselip yücelmektedir. Atatürk açıkça şu gerçeği vurgulamıştır. Kadının yükselmesini engellerseniz güçlü bir millet olamazsınız. Tabii kadınlarımız bu kadar yükü taşıyabiliyor diye, ağırlığın altında ezilmelerine de izin verilemeyeceği aşikârdır. Çalışma hayatı adalet ve hakkaniyet üzerine bina edilirse, verimli ve başarılı sonuçlar elde edilir. Hem anne ve eş olarak, hem de iş hayatında görev alarak sorumluluk üstlenen kadınların, yük dağılımına denge getirmek de toplum olarak bizlerin sorumluluğudur” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın; “Kadınlar inayet değil, adalet bekliyor. Kadınlar kota değil, adil bir yarış talep ediyor. Kadınlar istismar edilmek değil, saygı görmek istiyor. Kimse kadınların bu isteklerine kulak tıkayamaz, sırtını dönemez. Kadınlarımızın haklarını sonuna kadar savunacağız. Türkiye'nin geleceğini kadınlarımızla birlikte inşa edeceğiz. İnşallah dünyanın geleceği de böyle şekillenecektir” ifadelerini hatırlatan Bakan Ersoy, “Bu haklı arayış, devletimizin en üst makamınca temsil ve takip edilmektedir” dedi.
Türk kadınına, 1930’da Belediye, 1933’te muhtarlık ve 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkının tanınmasıyla ilgili, “Bugün bilimden sanata, ekonomiden eğitime, askeriyeden sanayiye her alanda milletimizin gururu olmaktadır. TBMM'de kadın temsil oranı son 18 yılda yüzde 4,5 seviyesinden yüzde 17'ye çıkmıştır. Cumhurbaşkanımızın ifade ettikleri gibi bu başarılar, bu kazanımlar çok değerlidir ama asla yeterli değildir. Özümüze sahip çıkmak, millet olarak geleceğe emin ve güçlü adımlarla ilerlemek istiyorsak, kadınlarımızın sosyal ve toplumsal hayatta daha fazla yer alması için mücadele edecek, hak ve hukuk arayışında daima yanlarında ve yardımcıları olacağız” dedi.
Konuşmaların sonunda Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türk kadınının Seçme ve Seçilme hakkı elde ettiği günün resmi gazetesinin bir örneğini, Emine Erdoğan’a hediye etti.
Türk kadınına tanınan seçme ve seçilme hakkının 85’inci yıl dönümüne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Eski Başbakan Tansu Çiller, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yanı sıra; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ve çok sayıda bürokrat katıldı. İHA