ÖĞRETMENLERİN HİKAYESİNİ EKRANA TAŞIDILAR

Maltepe Üniversitesi, 24 Kasım Öğretmenler Gününde Türkiye'nin dört bir yanında pes etmeyen öğretmenleri buldu, ilham veren hikâyelerini ekrana taşıdı

Maltepe Üniversitesi, 24 Kasım Öğretmenler Gününde Türkiye’nin dört bir yanında pes etmeyen öğretmenleri buldu, ilham veren hikâyelerini ekrana taşıdı. İzmir, İstanbul ve Diyarbakır’da günler süren çekimlerde kameranın karşısına geçenler ise öğrenciler oldu.

Millî Eğitim Bakanlığının desteği, Vanilla Media’nın yapımcılığında gerçekleşen 24 Kasım Öğretmenler Günü kısa film projesi için Şırnak’tan Konya’ya, Muş’tan Antalya’ya Anadolu’nun dört bir yanında görev yapan örnek öğretmenlerin peşine düşüldü. Zorluklara ve yokluklara rağmen asla pes etmeyen öğretmenlerin ilham veren hikâyeleri ekrana taşındı.
İzmir, İstanbul ve Diyarbakır’da günler süren çekimlerde kameranın karşısına geçenler ise öğrenciler oldu. “Kendi Hikâyeni Yaz”
sloganıyla hayata geçirilen filmlerde bu yıl;
Diyarbakır’ın Kumrucuk Köyü’nde yaşayan Azra Tosun, kara tahta ve sıralardan oluşan bir sınıftan ibaret okulu bir yaşam, bilim ve sanat merkezine çeviren köy öğretmeni Hasan Kartal’ı,
İzmir’de otizmli opera bölümü öğrencisi Recep Ege Altıncıoğlu, kendisini konservatuvara ve dünya birinciliğine taşıyan Müzik Öğretmeni Orçun Berrakçay’ı,
İstanbul’da 20 yaş altı genç atletler 4x400 koşusunda Türkiye’ye ilk kez Avrupa şampiyonluğunu getiren milli sporcu Oğuzhan Kaya, kendisini keşfeden ve yetiştiren beden öğretmeni Samet Eğribel’i anlatıyor.
“Türkiye’nin fedakâr öğretmenlerine teşekkür ediyoruz”
Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şahin Karasar, 2018’den bu yana ilham veren öğretmen hikâyelerinin ekrana taşındığını hatırlatarak, “Başta Atatürk olmak üzere Türkiye’nin tüm fedakâr öğretmenlerine teşekkür etmek amacıyla çıktığımız yolda yeni hikâyelerle güç bulmaya devam ediyoruz. 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlu olsun” dedi.
Pes etmeyen kahramanların hikâyelerine küresel salgın koşullarına rağmen ara verilmediğini anlatan Karasar, şöyle konuştu:
“Dünya çapında çok zor, travmatik günlerden geçiyoruz. Koronavirüsle mücadele sürecinde çocuklarımızın elini bırakmayan, eğitimin gücüyle bizleri ayakta tutan öğretmenlerimize ne kadar teşekkür etsek az. Tüm kahraman öğretmenlerimizi temsilen seçtiğimiz üç eğitimcinin hikâyesi Türkiye’ye armağan olsun.”
İşte o öğretmenler ve hayatları değişen öğrencilerin hikâyeleri
Sınıfta robotik, bahçede tarım, avluda yoga
Diyarbakır'ın Sur ilçesine bağlı Kumrucuk Köyü'nde öğretmenlik yapan Hasan Kartal, 31 öğrencili köy okulunun birleştirilmiş sınıfında eğitim veriyor. Kartal, baştan aşağı yenilediği okulu âdeta bir bilim, sanat ve yaşam merkezine çevirdi. Öğretmen Kartal’ı filmde 10 yaşındaki öğrencisi Azra Tosun anlattı. Tosun, “Öğretmenim bize mutlu olmayı öğretiyor. Ben de öğretmen olacağım, köy çocuklarının hayallerini gerçekleştireceğim. Çünkü çocukların hayalleri gerçek olmalı.” dedi.
Kartal, altı yıl önce atandığı köy okulunun fiziki yapısını; bilimi, sanatı, tiyatroyu, edebiyatı, matematiği, Atatürk’ü düşünerek baştan tasarladı. Kartal, bu süreci “Sınıf olarak adlandırılan çevrenin soğuk dört duvardan ibaret veya sadece sıra masa ve kara tahtadan oluşan bir yer olmaması gerektiğini hep düşünüyordum. Bu düşüncemi canlandıran masum bakışlar ve eğitime aç olan bu minikler oldu. Sınıftaki malzemeleri köy şartlarında topladık. Çocukların hayal kurabilecekleri, kreatif düşünmelerine yardımcı olacak ve kendilerini mutlu hissedecekleri alanlar oluşturuyorum” diye anlatıyor.
Bilim, sanat, fen, teknoloji, kültür, spor, akıl oyunları, tarım, kodlama, kreatif drama derslerini müfredatına ekleyen Kartal, köy okulunda jimnastik, yoga dersleri veriyor. Okulun bahçesine öğrencileriyle birlikte 81 ili temsilen 81 ağaç diken Kartal, bahçeye kurduğu projeksiyonla film günleri düzenliyor. Okul bahçesine sebze tarlası, kümes kuran, çocuklarla birlikte konserve, turşu, reçel hazırlayan, bilgisayar, robotik ve kodlama eğitimi de veren Kartal, hayatında köyün dışına çıkmamış öğrencilerini her yıl Çanakkale Şehitliğine, Bandırma Vapuruna, Anıtkabir’e götürüyor.
Kartal, “Çocukluk yıllarından beri öğretmen olmak istiyordum. Mesleğimin 10. yılında hâlâ büyük bir aşkla görevimi yapıyorum.” diyor.
“Konuşamaz” denilen çocuğa şan ders verdi: Opera sanatçısı ve dünya birincisi oldu
Bir diğer pes etmeyen öğretmen ise İzmir Otizm Orkestrası ve Korosu Kurucu Şefi, Müzik Öğretmeni Orçun Berrakçay.
Yıllardır otizmli çocuklara gönüllü şan ve enstrüman dersleri veren müzik öğretmeni Berrakçay, İzmir'de 1,5 yaşındayken otizm teşhisi konan, ağır seyredeceği için konuşamayacağı da söylenen otizmli Recep Ege Altıncıoğlu’nın hayatını değiştirdi. Altıncıoğlu bugün 23 yaşında, yüksek lisans öğrencisi bir opera sanatçısı.
Berrakçay, İzmir Otizm Orkestrası ve Korosu’nu kurduğunda otizmi çocukların kendi kabuğundan çıkmasını hedefliyordu. Dört çocukla çıktığı yolda bugün sayısız otizmli çocuk, bir müzik aleti çalmayı ve sahnede şarkı söylemeyi öğreniyor. Bu öğrencilerden biri de Recep Ege Altıncıoğlu... Öğrencisine küçük yaşlardan itibaren şan dersleri veren, yıllarca eğitimi ve kişisel gelişimiyle birebir ilgilenen Berrakçay, Kanada’da düzenlenen Vanka Otizm Festivalindeki Müzik Yarışmasına hazırladığı öğrencisinin Şan Bölümünde Dünya Birincisi olmasını sağladı. Bu başarının ardından hız kesmeyen ve lisans eğitimine başlayan Altıncıoğlu’yu konservatuvar ve yüksek lisans sınavlarına hazırlayan yine öğretmeni Orçun Berrakçay oldu. Opera ve Şan Bölümünü başarıyla tamamlayan Altıncıoğlu, yıllardır sayısız ulusal ve uluslararası konsere katılıyor, dev organizasyonlarda öğretmeninin desteğiyle sahne alıyor, otizmli bir opera sanatçısı olarak harikalar oluşturuyor.
Berrakçay’ın şimdiki hayali, gönüllü korosuyla kurduğu oluşumu bir müzik akademisine dönüştürmek. Berrakçay gibi öğretmen olmayı seçen otizmli Altıncıoğlu da “Ben de öğretmenimin izinden giderek otizmli küçük çocuklara ders veriyorum. Eğitimim bitince hem operaya devam edeceğim hem de engelli kardeşlerime öğretmenlik yapacağım” diyor.
Hızlı koştuğunu fark etti, yetiştirdi: O şimdi Avrupa şampiyonu
İstanbul’da beden eğitimi öğretmeni olarak görev yaparken hızlı koştuğunu fark ettiği öğrencisinin hayatını değiştiren kahraman öğretmenin adı ise Samet Eğribel.
Eğribel, Beden Eğitimi ve Spor Bölümünde lisansını, Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Hareket ve Antrenman Bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra çocukluk hayalini gerçekleştirmek için Millî Eğitim Bakanlığna öğretmenlik başvurusunda bulundu. İlk görev yeri ise Esenler’deki Örfi Çetinkaya Ortaokulu oldu. Okul futbol takımını çalıştırmaya başlayan Eğribel, hızı ve atletik performansı nedeniyle Oğuzhan Kaya ile özel olarak ilgilenmeye başladı. Kaya şimdi 19 yaşında, milli sporcu. Spor Akademisi öğrencisi. Üstelik adı Türkiye spor tarihine altın harflerle geçti; 2019’da İsveç’te düzenlenen U20 Avrupa Şampiyonasında Türkiye’ye ilk kez altın madalya getiren takımın ilk koşucusuydu.
Kaya’nın bu başarıları öğretmeni Eğribel’in kendisindeki ışığı keşfettiği güne bağlı. Öğretmeni Kaya’yı ilçe ve ilde düzenlenen koşu yarışlarına hazırladı. Kaya aslında katıldığı ilk yarışta elendi çünkü tüm yarışmacılar çivili ayakkabılar ve özel giysilerle koşarken, onun ayağında günlük spor ayakkabılar, normal spor giysileri vardı. Yarış kurallarını bile bilmiyordu. Eğribel o günü “Kendi imkânlarımızla başardık, okulun ve ailesinin iznini bile zor alıyorduk. İlk yarışında kaybettiğinde çok ağladı. Ama ben ilk koşuda söyledim: ‘Sen şampiyon olacaksın’ dedim. O gün bizi izleyen Galasataray Spor Kulübü, Oğuzhan’ı takımına çağırdı” diye anlatıyor.
Kaya halen lisanslı sporcusu olduğu Galatasaray Spor Kulübünde sayısız yarışa katıldı, birçok ulusal ve uluslararası başarısı, madalyaları var. O günden bu yana da öğretmeniyle hiç ayrılmadılar. Kaya’nın şimdiki hedefi 2022 dünya şampiyonasını kazanmak. Hayali ise, antrenörlük ve beden eğitimi öğretmenliği yapmak. “Beden eğitimi öğretmenim beni gördü, onun sayesinde ben buralardayım. Koşabildiğim kadar koşmak ve kazanmak, sonra başkalarının ilham kaynağı olmak istiyorum” diyor. İHA