KORONAVİRÜSTE ÇEMBER DARALIYOR...

Aylardır yazıp çiziyoruz, yetkililer haykırıyor resmen ama Diyarbakır resmen koronavirüse teslim olmuş gibi

Aylardır yazıp çiziyoruz, yetkililer haykırıyor resmen ama Diyarbakır resmen koronavirüse teslim olmuş gibi.

Bir hafta önce ben de sevgili dayımı coronavirüsün sebep olduğu hastalıktan, Covid-19'dan kaybettim. Dayım, hastalığın tehdit ettiği yaş grubundaydı ama vefat edinceye kadar herhangi bir kronik hastalığı yoktu, geçirdiği bir trafik kazası dışında doktora bile gitmişliği yoktu üstelik.

Hastalığın belirtisi de kişiden kişiye değişiyor galiba. Dayımda halsizlik, iştahsızlık, ateş yüksekliği ve tat kaybı vardı. Vücut direnci yüksek olan dayımın kurtulacağına inanıyorduk hepimiz ama hastaneden eve geldikten sonra, namazını kılıp, kuranını okumuş, daha sonra  balkona çıkıp hava almak istemiş, daha bir adım bile atamadan olduğu yere kızının kollarında yığılıp kalmış. Üç günde kaybettik onu... En acısı da son bir vedayı edememek, son bir defa görememek, ona karşı son vazifelerini yerine getirmemek... Onu canlı haliyle uzun zaman önce gören annemi teselli etmek hiç de kolay değil... Sevgili dayımdan sonra bir başka akrabamız daha aynı hastalıktan öldü, bir diğeri de şu an entübeli.

Bu üç insana da ne yazık ki başkalarının onlara taşıdığı virüsten öldüler.

65 yaş üstü oldukları için aylardır evden doğru dürüst çıktıkları bile yoktu ama asıl evde tutulması gereken ve her yere giren çıkan gençler, çocuklar ile taşınan virüs ölümlerine sebep oldu ne yazık ki...

Şu an birçok akraba ve tanıdık hastalığa yakalanmış ve evde izole durumdalar. Ablam, eşi, dört çocuğu da yakalandı. Aşırı yoğunluktan dolayı hastanede sıra üç günde gelebilmiş yeğenime. Alo 184 üzerinden yaptıkları başvuruya da  üç gün sonra dönüş yapılmış. Tüm aile fertleri öksürük, halsizlik, ateş, eklem ağrısı, koku ve tat alma duygusunu kaybetmelerine rağmen, eve gelen sağlık ekipleri, gençlerden daha riskli durumda olduklarını düşündükleri ablamadan PSR testi için sürüntü almışlar.

Dört gün önce alınan sürüntünün sonuçları ise çıkmadı.

Hastanelerin yoğun bakım servislerinde yer kalmadı, Diyarbakır Tabip Odası, dün sosyal medyada paylaştıkları bir mesaj ile enfekte olan bir sağlık çalışanın, covid yoğun bakım servislerinde yer kalmadığı için normal yoğun bakımda entübe edildiğini duyurdu. Öğrendiğim kadarıyla o sağlıkçı bir aile hekimi, muhtemelen Aile Sağlık Merkezi'ne gelen hastalardan virüsü kaptı. Artık ne o kadar yaygın bir hal almaya başladı ki kimden kaptığınızın hiçbir önemi kalmadı maalesef.

Diyarbakır alarm veriyor, hastalığa yakalanan bazı insanlar bunu gizleyip sosyal hayattan izole olmuyorlar. Yeğenime bulaşma hikayesi de buna örnek. Hasta olan komşuları, bahçeye inip banka uzanmış, yeğenimin üç yaşındaki çocuğu da yanına oturmuş, muhtemelen çocuk kadına temas etmiş, ertesi gün yine aynı kadın yastığıyla ortak hamağa uzanmış, çocuklar ondan sonra aynı hamağa...Kadın, çocuklar hamakta sallanmaya başlayınca, covid olduğunu söylemiş.

Diyarbakır'da durum hiç açıcı değil, bir doktorun deyimiyle çember daraldıkça daralıyor. Sağlık çalışanları yorgun ve bitkin, hastane alt yapıları artık yetersiz kalıyor. Sokağa çıkma yasağının uygulanması için çağrı yapan çok. Ama mesaj görüyorum. Bu tek başına bir çözüm mü bilmiyorum ama her kes kendi yasağını kendi ilan etse sağlıkçıların omuzuna binen yük azalmış olacak...

Hepinize sağlıklı günler dilerim...