İLK SÖZİTİMATGına geldi bizlere hileli ürünlerden,“Haram” girdi mideye lokma ve dürümlerden!..MMGÖZLÜYORUMHİLELİ GIDADAN SAKINMALIYIZ (1)!..MEVLÜT MERGEN AMİDİTüketiciler olarak deriz ki; “güvenimiz sarsıldı” çünkü “helal” lokma yiyemez olduk, gün geçmez ki medyaya hileli gıda üreten firmaların, marketlerin isimleri Gıda ve Tarım Bakanlığı tarafından yansıtılmamış olsun, lokantalar, dönerciler tespit edildikçe açıklanıyorlar, bunlara bir takım “cezalar” uygulanıyor, ancak etki etmiyor cezalar, çünkü hileli gıda üretmek, son bulmuyor.İçine hile karıştırılmamış hiç bir gıda maddesi yok gibi, böyle olunca hemen her ürüne, her markaya “şüphe” ile bakmak durumunda kalıyoruz,  acabalar içimizi kemiriyor, gönül hoşluğumuzu yitirdik, dense ki bunlar denetlenmiyor, kontrol edilmiyor “yanlış” derim, denetleniyor ve kontrol ediliyorlar ama “yeterli” olmuyor.Bununla ilgili “yasalar ve cezalar” yeterli olmadığı için önü alınamıyor, kökü kazınamıyor, deyim yerinde ise “yer altı canavarı” gibi, nerede nasıl ortaya çıkacak bilinemiyor, ancak içlerinde hileye tevessül etmeyenler vardır, hem de çok vardır, güvenimiz sarsıldığı için hepsine “acaba” ile yaklaşmak durumunda kalıyoruz.“Coronavirüs” sağlığımızı tehdit ediyor diye çok sıkı tedbirler alınıyor, ancak hileli gıdalar ondan çok daha fazla sağlığımızı tehdit etmiyor mu, hileli gıdayı almamak, yememek en akılcı tedbir, ancak hayatımızı devam ettirmek için gıda almak durumundayız, ülke nüfusu 83 milyon civarında, mutfak kültürümüz değişti, artık çoğunluk evde yemiyor ve dışarıdaki “hazır” yiyeceklere rağbet ediyor.Okullara yakın yerlerdeki “tavuk dönerciler” dönerin hilesizini değil de “ucuzun da ucuzunu” yediriyorlar yoldan geçenlere, öğrencilere, hayret etmemek mümkün değil, bırakın eti şişe geçirmek, onu bıçakla doğramak bile bir beceri ister, tecrübe gerektirir, yani meslekten yetişmesi lazımken her isteyen dönerci olabiliyor.Konuyu aynı “minval” üzere sürdürmek mümkün, ancak esas amacımız “ bu hale nasıl gelindi?” sorusunu sormaktır, akla ilk gelen cevap “eğitimsizlik” yani cahilliktir, bizi tatmin etmez bu cevap, çünkü açıklamalara baktığımızda  bazı “zincir mağazalar” bile bu “yanlışı” yapıyor, yani hileli ürün satıyor ki bunların çoğu “fason” çalışırlar, yani ürünün “niteliğini” kendileri belirler.Bazen da şu soru akla gelir, acaba AB’ye fazla mı yanaştık, huyumuz değişti, hile nedir bilmezken hileli ürünler üretmeye başladık?Değil, biz Avrupa’ya sadece “giyim kuşam” ya da “moda” konusunda özendik, taklit ettik ve gün geldi onlardan “öne” geçtik, şimdi Avrupa modayı bizden takip ediyor dense ki biz kendi kültürümüze, inancımıza, cephe aldık, unuttuk doğruluğu, dürüstlüğü, unutunca da bu hale geldik.Dürüst çalışanları “tenzih” ederiz, herkesi aynı “kefeye” koymaktan sakınırız, çünkü bu vebal almak olur, lakin “şüphe” kurdu içimize girdi ya, nasıl ki ormana ateş düştüğünde yaşla kuru aynı anda yanıyor işte bu misal, bir zamanlar yanılmıyorsam bir firma  İtalya’ya zeytinyağı diye “makine yağı”   göndermişti, daha sonra “hayali hracatçılar” türemişti de böyle başlamıştı “hileli ürün” furyası..Şimdi anlaşılan denetlemelere, kontrollere rağmen  önü kesilemiyor bu akımın, belki “arz-talep” meselesi olarak da bakılabilir bu konuya, vatandaş hileli ürünü isteyerek ve bilerek yemez, evine götürmez ancak “ucuzdur” diye tercih edebilir, “hileciler” vatandaşın bu durumunu gayet iyi bildiklerinden onu istismar ediyorlar, kullanıyorlar, ucuza rağbetini,  yazık, hem de çok yazık.Siftah ettikten sonar müşterisinin ikinci isteğini yerine getirmeyip: “ben siftah ettim, onu da komşumdan al” diyen üstün ahlak ve meziyetin yerini “hile” düşündüren zihniyet almıştır, mesele bundan ibarettir, ne o günler geri gelir, ne de o insanlar.Konumuz önemli, sözümüz bitmedi, inşaallah yarın Cuma günü olması hasebiyle istiyoruz ki sürdürelim bu konuyu!..UNUTMA – MASKE – MESAFE VE DUA..Selam ve dua ile.

HABERİ SİTEDEN OKU...