HİCRİ YIL SESSİZ SEDASIZ GELDİ GEÇİYOR!..

İLK SÖZ ÖMÜR Hep yarışır görürüm Dicle ile zamanı, İkisinden hız kapmış ah ömrümün her anı!

İLK SÖZ

ÖMÜR

Hep yarışır görürüm Dicle ile zamanı,

İkisinden hız kapmış ah ömrümün her anı!..

MM

GÖZLÜYORUM

HİCRİ YIL SESSİZ SEDASIZ GELDİ GEÇİYOR!..

MEVLÜT MERGEN AMİDİ

Hemen her yıl Miladi takvimin son ayına girince 31 Aralık gecesinin hazırlıkları başlar, mağazalar günler öncesinden vitrinlerini süsler “noel baba” figürlerini kullanır, esnaf vitrin camlarına pudra ve pamukla “hoş geldin” diye yazar, kimi indirim yapar sattığı ürünlerde, kimi “hediyeler” dağıtır.

Yalnız mağazalar çok önceden hazırlanmazlar gelecek olan yılbaşına, şehirler daha çok ışıklandırılır, “çam” ağaçları adeta “katliama” uğrar, bir “hindi” nerdeyse kurbanlık “koç” fiyatına alıcı bulur, “şeytan” külahı imalatçıları için gün doğar, çünkü “yılbaşı” eğlenceleri bunlar olmadan olmaz.

Bütün bunlar sadece ülkemizde olmaz, “moda” deyimle kutlamalar “küreseldir” oysa “miladi yıl” Hazret-i İsa (a.s.) kesin olmayan “doğum” tarihi olarak bilinir, ancak bütün bu kutlamalar “dini” bir özellik taşımaz, o gecede o kadar çok içki içilir ki sarhoşlar evlerinin yola bulamaz da “sarhoşum gel” servisi devreye girer(di), bütün bunları şunun için hatırlattık, sevgili peygamberimiz “müşriklerin” zulmünden Müslümanları korumak adına ve Allah’n emriyle doğduğu, büyüdüğü ve peygamberlik “tacını” başına giydirildiği Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye 1 Muharrem günü “hicret” edince o gün “hicri takvim” başlangıcı oldu.

Müslümanlar o günü Allah’a ibadet ederek, sevgili peygamberimize (s.a.v.) “salavat” okuyarak kutlarlar, yani ibadet ederler, ancak bu sevinç duymalarına, “tebrikleşmelerine” ailelerini sevindirmelerine, onlara günün “önemini ve hicreti” anlatarak “hediyeler” almalarına mani olmaz.

1 Muharrem gününden itibaren tutulan oruç on Muharrem günü “aşure” pişirilerek noktalanır, dileyen bu ay içinde her gün tutar, Muharrem ayı sonuna kadar “aşure” geleneği devam eder, nedense Hicri yılbaşı “sessiz sedasız” gelir, bu yıl “coronavirüs” ortamı daha da sessizleştirdi.

Merakımı muciptir şu 2020 yılının bitimine doğru gidiyoruz, bu güne kadar binlerce kişi hayatını kaybetti, inşallah rakamlar yükselmez diye “temenni” etsek de yükseleceğe benzer ve bu tablo içinde 31 Aralık gecesi insanlar yukarıda saydığımız “etkinlikleri” yine yapacaklar mıdır, hiç üzüntüsü duyulmayacak mıdır ölenlerin, hastalananların, kısıtlamaların, sıkıntıların?

CORONAVİRÜS ÖLÜMCÜL BİR HASTALIK MIDIR?

Coronavirüs süresince biz kendi “inancımız” çerçevesinde görüşlerimizi paylaştık okurlarımızla; üç günlük dünya hayatının cazibesine kapılmış olanlar kabul etse de etmese de insanlığın başına gelen felaketler, toplu ölümlere sebep olan hastalıklar da buna dahildir “geçmiş” kavimlerde ve günümüzde insanların işledikleri günahlarda “ısrar” etmeleri, peygamberlerini tanımamaları, sözlerini dinlememeleri sebebiyle “helak” edildiklerini yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerimde bizlere bildiriyor.

Allah biz kullarına zulmetmiyor, insan O’na isyan ederek kendi kendine zulmediyor geçmiş kavimlerde yaşanan felaketleri andırıyor günümüzdeki “coronavirüs” felaketi, bu konuyu son yazılarımızda birçok defa dile getirmeye çalıştık.

Mikroskopla bile zor görülebilen bu virüs hızla yayılırken tedavisi için gerekli “aşı” çalışmaları sanki yerinde sayıyor, hatta dünya sağlık örgütü aşının bulunamayacağını bile söyleyebiliyor. İlginçtir Cumhurbaşkanı “doğalgaz” müjdesini açıklamadan önce “aşının” bulunduğu yapılan tahminler arasında idi.

“Deyim yerinde ise “dünya çetin bir cevize” çatmıştır ve “coronavirüsle” başı beladadır, bazı ülkeler ölüm vakası sayısının açıklandığı gibi olmadığını iki katı belki daha fazla olduğunu söyleyebiliyor, yani bazı kavimleri yok etme durumuna geldiği görülebiliyor.

İnsan görünen ve görünmeyen yönüyle insandır, “fiziki” yapısı olduğu gibi “manevi” yani psikolojik yapısı da vardır, fiziki yapısında oluşan hastalıklar tedavi edilerek iyileşebiliyor.

Manevi ya da psikolojik yapısının da tedavisi yok değil, vardır işte insan burada kabullenemiyor coronavirüs ve benzer hastalıklara kendisinin işlediği günahlar yüzünden sebep olduğunu, çünkü inanmıyor, inanmadığı için günahın her türünü işleyebiliyor.

İslam dünyayı “kalıcı” olarak görmez ve göstermez, dünyanın ötesindeki “ahiret” hayatının dünyadan daha “hayırlı” olduğunu bildirir ve Müslüman buna inanarak dünyadan ziyade ahiret hayatını “dizayn” etmeye çalışır, bunu yaparken de  “büyük-küçük” günahın her türünden ırak durur.

Günümüzde maalesef coronavirüs “sıradan” bir hastalık olarak kabul edildi, bunun insanların işledikleri “günahların”  sebep olabileceği gerçeğine varılamadı.

“Yeni” dendi eski normalleşme alışkanlıklarının devamına, günah yolu tıkanmadığı gibi “kontrollü” olarak açık tutuldu ve insanlar o kontrolü bile “hiçe” saydılar.

Oysa İslam o kontrollü hayatı zaten dizayn etmiş ve insanın “helal” dairesi içinde yaşamasını önermiştir, başa dönecek olursak “miladi” ve “hicri” yılbaşı “kutlama” şekillerini “örnek” olarak gösterebiliriz.

1 MUHARREM 1442 GÜNÜNÜN ŞİİRİ

Gel gönül “hicret” et kuru sevdadan,

Aşkın gerçeğini yaşamaya bak.

Resulü sevmeden gitme dünyadan,

Nefsini dost bilme savaşmaya bak.

 

Mürşid-i kamilin eteğini tut,

Gönülden “tövbe” et, geçmişi unut,

Her hicri yılda yeşerir umut,

Irgat ol, Kur’ana sarılmaya bak.

 

Muhabbet bağının gülleri solmaz,

Gurbetten sılaya iki yol olmaz,

Varırsan o bağa “gölgen” kaybolmaz,

Vakit daralıyor sen koşmaya bak.

 

Tövbe orucunun niyeti hicret,

İftarı cennette ne büyük nimet,

Yağı biten fanus sönecek elbet,

Aşk nurdur, kabrine taşımaya bak.

 

Bin dört yüz kırk iki bu gelen sene,

Gafil olan yiye, içe, eğlene,

Hayırlı ömür ver Rabbim Mergen’e,

Aşk kervanı yolda ulaşmaya bak!..

MEVLÜT MERGEN AMİDİ

01.Muharrem.1442/20.09.2020

İ Z M İ R

 

YİNE BİR “HİCRET GÜNÜ” ŞİİRİ

G Ü N L E R

Kafam hayli karışık

Şaşırdım haftaları

Hatta günleri bile

Halimi anlatıyor

Bahçedeki sarmaşık

 

Nerde o pazartesi ki

Onun sendromu

Benim mesaim vardı

Bir güzel arkadaştık

Kaybetmişim Cuma’yı

Gönlüm Cumaya aşık

Onu elden kaçırdık

 

Çarşambayla Perşembe

İkiz kardeş mi bunlar?

Salı önlerinde dolaşık

Cumartesi firarda

Pazarı kim öldürdü?

Şu son güne çok yazık

 

Vaz geçtim bu günlerden

Haftalar tek gün olsun

Adı da “bayram” olsun

Bayram deliye her gün

Ve dahi çocuklara

Bu ikisi kutlasın

Gayrısı günsüz kalsın

Ne tuhaf değil mi?

Kafam şiir gibi karışık?..

MEVLÜT MERGEN AMİDİ


    1442


20.09.2020 - İZMİR

UNUTMA: Maske, sosyal mesafe ve dua

Selam ve dua ile