Diyarbakır iş dünyasından asgari ücret çağrısı

DTSO Başkanı Mehmet Kaya ve DESOP Başkanı Alican Ebedinoğlu, bu hafta açıklanacak asgari ücrette devletin fedekarlık yapması çağrısında bulundu.  Yüksek bir rakamın belirlenmesiyle kayıt dışı artışların yanı sıra işverenin kısıtlamaya gidebileceği belirtilerek, asgari ücretin üzerindeki vergi ve devlet payının tamamen ortadan kaldırılması gerektiği belirtildi

Gözler bu hafta açıklanacak asgari ücrete çevrilirken; Diyarbakır’daki iş dünyası temsilcileri, iktidara hem işçi hem de işverenin desteklenmesi için çağrı yaptı. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı (DTSO) Mehmet Kaya, özel sektöre kredi kapısının açılması gerektiğini belirterek “Bunlar yapılmadan sadece asgari ücret üzerinde rakamsal konuşmak ne işçiyi ne de işvereni memnun eder” dedi. Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (DESOB) Başkanı Alican Ebedinoğlu da yeni asgari ücretin 24-25 bin bandında belirlenmesi durumunda işverenin maliyetinin 50 bin lirayı bulacağına dikkat çekerek "Devletin mutlaka fedakarlık yapması gerekiyor" diye konuştu.

DTSO Başkanı Mehmet Kaya ve DESOP Başkanı Alican Ebedinoğlu, bu hafta açıklanacak asgari ücretle ilgili ANKA Haber Ajansı'na değerlendirmelerde bulundu.

DTSO Başkanı Mehmet Kaya, Türkiye'deki asgari ücretin tamamen satın alma gücünden çok, rakamsal olarak tartışılır hale geldiğini söyledi. Bu durumun hem asgari ücretle çalışanları hem işverenleri rahatsız ettiğini ifade eden Kaya, "Çünkü işverenler de asgari ücretin maliyetinin üretimine yansımasıyla ilgili doğru bir hesaplama yapamıyor. Tabii ki asgari ücretle çalışan insanlar da özellikle kendisine dokunan enflasyonla ilgili doğru bir ayarlama yapılmadığı için yani yüksek enflasyonun asgari ücrete oranının daha yüksek olduğunu hissettiği için, asgari ücrete hangi rakamı söylersek söyleyelim memnuniyetsizlik olduğunu görebiliyoruz. Türkiye'de asgari ücret tanımının, özel sektörde normal ücrette dönüştürme zorunluluğu var. Avrupa Birliği'nde ortalama asgari ücret çalışanların oranı yüzde 4-5 iken, bizde ise neredeyse yüzde 50. Bu yüzde 50 kesiminin yüzde 80'i özel sektörde çalışıyor" dedi.

 

'Vergi ve devlet payı tamamen kaldırılmalı’

Asgari ücretin özel sektörle ilgili bir süreç olduğunu aktaran Kaya, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ama dönüp tartışmaya ve tespite baktığınız zaman hesaplamanın doğru olduğunu göremiyorsunuz. Beklentimiz bir kaç adımın birlikte atılması gerekiyor. Biz bölgesel asgari ücrete net olarak karşıyız. Yani bir bölgesel asgari ücret uygulaması, bölgeden emeğin daha çok batıya göç etmesini sağlayacaktır. Burada kademeli sistemler yapılabilir. Asgari ücretlinin gerçekten de ücretinin yaşanabilir konumlara getirilmesi, özellikle desteklenen bölgeler yani teşvikte 5'inci, 6'ncı bölge diye ifade ettiğimiz ki emek yoğunluklu sektör zamanla buraya taşınıyor. Artık batı illerinde, büyükşehirlerde emek yoğunluklu sektörde asgari ücretle yaşam olanağın neredeyse ortadan kalkmış bir durumda. Emek yoğunluk sektör buraya taşınıyorken, bu bölgelerde asgari ücretin üzerindeki vergi ve devlet payının tamamen ortadan kaldırılması gerekiyor. Bölgesel yapılacaksa, yapılması gereken buradaki asgari ücretin çıplak maaş olarak tamamının işçiye ödenmesi, batı bölgelerinde ise tabi bunun vergi ve sigorta boyutları vardır bunların alınması. Bu da aslında dönüp baktığınız zaman bölgesel asgari ücrettir. Ama burada işçinin eline geçen ücrette değişiklik olmayacağı gibi, emek yoğunluklu sektörün taşındığı bu bölgenin hem bir teşvik aracı olarak desteklenmesi hem de buradaki kayıt dışının zamanla ortadan kalkması demektir."

 

'Rakamsal konuşmak ne işçiyi ne de işvereni memnun eder'

Asgari ücret zammının enflasyon oranında yapılmasının en doğru yöntem olduğunu bildiren Kaya, "Türkiye'deki asgari ücretle çalışanların önemli bir kısmının yükü özel sektördeyken, özel sektörün üretimini kısmadan, ticaretini, ihracatını düşürmeden yol almanın bir yolu da özel sektöre kredi kapısının açılmasıdır. Bunlar yapılmadan sadece asgari ücret üzerinde rakamsal konuşmak ne işçiyi ne de işvereni memnun eder. Maalesef şu an ki uygulamaya baktığımız zaman tam da bu çerçeveden gidiyor. Ücretlilerin, enflasyonda etkilenme oranları farklılık gösteriyor" diye konuştu.

 

'24-25 bin lira olursa işveren maliyeti 50 bin lirayı bulacaktır'

DESOB Başkanı Alican Ebedinoğlu ise pandemi ve deprem süreciyle birlikte  ekonomik dalgalanmanın şu an etkisinin devam ettiğini dile getirdi. Bu etkinin sadece vatandaş üzerinde değil, bütün işverenlerin üzerine ciddi bir yük getirdiğine dikkat çeken Ebedinoğlu, "Fiyat istikrarsızlığı her alana yansıdı. Şu an asgari ücretin artışıyla ilgili görüşmeler yapılıyor. Bir kaç gün içerisinde netleşecek. Asgari ücretin işverene getirdiği yük, bugünkü güncel rakamda çalışanın eline 17 bin 2 lira geçiyor. Ama bir işverene maliyeti ise 32 bin liradır. Yeni asgari ücretin 24-25 bin bandından söz ediliyor. Bu rakam çıkarsa, işveren maliyeti 50 bin lirayı bulacaktır. Burada mutlak suretle ortak bir yolu sağlamak gerekiyor. Orta yol nedir? Asgari ücret çalışanlara, hem sigorta priminden hem de devletin bir katkı sunması gerekiyor. Aksi takdirde fiyat artışları her şeye yansıyacaktır. Asgari ücrete yapılacak zam vatandaşın cebinde çıkacak. Esnafı, işvereni etkileyecek. Hükümetin yeni bir yol arayışına girmesi gerekiyor. Evet, asgari ücretle geçim sağlanamıyor. 17 bin lira maaş alıyorsunuz. Kira bedelleri 20 bin dolayında. İşveren tarafına baktığınız zaman 32 bin lira maliyet çıkmakta" ifadelerini kullandı.

 

'Asgari ücrete biran önce bir neşter atılması gerekiyor'

Asgari ücrete ilişkin devletin mutlaka fedakarlık yapması çağrısında bulunan Ebedinoğlu, şunları söyledi:

"Asgari Ücret Tespit Komisyonu'ndaki sendikaların talep ettiği 28 bin 800 lira rakam çıkardılar. Bu rakam kabul edilirse işverene maliyeti 60 bin lirayı bulacaktır. İşverenin bunun altında kalkması mümkün değil. Asgari ücrete biran önce bir neşter atılması gerekiyor. Devletin mutlaka fedakarlık yapması gerekiyor. Sadece işverenin sırtına bindiği zaman, işveren de ürünlere zam yapıyor, bu da vatandaşı etkiliyor. Asgari ücret çalışana devlet, hazineden katkı sunması gerekiyor. Ya da işverene bir katkı sunması gerekiyor. İşverene sigorta prim desteği verilmeli. Teşvik yasalarında nasıl yüzde 50 sigorta prim desteği veriliyorsa, asgari ücret konusunda da bu oran verilebilir."

 

'Yüksek rakam kayıt dışı ve kısıtlamaya neden olabilir’

Asgari ücret ile ilgili yüksek rakam belirlenirse işten çıkarmaların artacağına yönelik kaygılı olduklarını söyleyen Ebedinoğlu, "Türkiye'de şu an çok ciddi anlamda kayıt dışı çalışan var. Gerek Suriyeliler, gerekse de kendi vatandaşlarımız arasında kayıt dışı çok var. Yüksek bir rakamın belirlenmesiyle kayıt dışı artışların yanı sıra işveren kısıtlamaya gidebilir. Bu durum istihdamda çok ciddi anlamda sıkıntılar yaşatacak. Fiyatta artışlar da olacak. Esnaf, 10 liraya sattığı ürünü 15 liraya satacak" diye konuştu.

 

'Eskisi gibi ailenizle gidip bir kafede veya lokantada rahat rahat oturamıyorsunuz'

Türkiye'de hizmet sektöründe çok ciddi sorunların yaşandığını anlatan Ebedinoğlu, "Eskisi gibi, dostunuzla, arkadaşınızla, ailenizle gidip bir kafede veya lokantada rahat rahat oturamıyorsunuz. Çünkü hizmet sektöründe şu anda kapasitenin yüzde 30-40’ı çalışmıyor. Daha önce 10 kişi çalıştıran bir işletme çalışan sayısını 6'a düşürdü. Çünkü eskisi gibi sirkülasyon yok. Tarihin e büyük kaybını bu yıl yaşadık. Diyarbakır'da bin 320 işletme kapandı. Bunların yüzde 60'ı hizmet sektörüydü. Pandemi, deprem ve son olarak ekonomik kriz esnafı vurdu. Bölgeler arası ekonomik dengesizlik var. Hükümet her dönem teşvik yasası çıkarıyor. Yıllardır Diyarbakır Organize Sanayi'ye teşvik veriliyor ve istihdam sayısı da 20 bin. Esnafta çalışanların sayısı ise 80 bin dolayında. Teşvik yasası esnafa da verilmeli. Sosyal devletin sorumluluğu olan istihdam yükünü esnaf devletin sırtında alıyor. Sosyal devlet, vatandaşına aş ve iş yaratmak zorundadır. Bundan dolayı diyoruz ki, bölgeler arası dengesizliğin ortadan kalkması için teşviklerin verilmeli" şeklinde konuştu. 

Diyarbakır iş dünyası asgari ücret mehmetkaya