Diyarbakır'da silahlı saldırıda eşi ile kızı öldürülen baba ne istedi?
Diyarbakır'da bayram ziyaretinden dönen ailenin otomobiline açılan ateşle eşi ve kızı öldürülen baba, olayın olduğu günün telefon konuşmalarının dosyaya eklenmesini istedi.
Diyarbakır'da, bayram ziyaretinden dönen ailenin otomobiline açılan ateşle Garibe (46) ve kızı Nayime Dağ'ın (18) öldüğü olaya dair 4'ü tutuklu 5 sanığın yargılanmasında mahkeme, sanıkların tutukluluğunun devamına karar verip, jandarmadan olayın yaşandığı 2 köy arasındaki yolda gece araçla ne kadar hızlı seyredilebileceğinin videolu tespitinin yapılmasını istedi.
Duruşma 18 Mart'a ertelenirken, eşini ve kızını kaybettiği olaydan ölü gibi davranıp kurtulan Abdurrahman Dağ (48), "Organizeli ve planlı bir olay. 10 ile 15 kişi var bu işin içinde. O çevrede son 24 saatte kim telefonla konuşmuşsa, yardım ve yataklık yapmışsa bunların ortaya çıkarılması, devletimden talebimdir. Bunların dosyaya eklenmesini istiyorum" dedi.
Otopsinin ardından toprağa verildi
Olay, 3 Mayıs 2022 akşamı, Bağlar ilçesi kırsal Buyuransu Mahallesi çıkışında meydana geldi. Akrabalarından bayram ziyaretinden dönen 5 kişilik ailenin içinde olduğu 34 DUG 48 plakalı otomobile ateş açıldı. Çapraz ateşe tutulan otomobildeki Garibe-Abdurrahman Dağ ile çocukları Nayime, Mahir (6) ve Songül Dağ (14) ağır yaralandı. Ambulanslarla hastanelere kaldırılan yaralılardan Garibe Dağ ile kızı Nayime kurtarılamadı. Garibe ve Nayime Dağ'ın cenazeleri, adli tıp kurumundaki otopsilerinin ardından yakınları tarafından alınıp Yeniköy Mezarlığı'nda toprağa verildi. Olaydan ölü gibi yapıp kurtulduğunu belirten Abdurrahman Dağ ile Songül Dağ, Dicle Üniversitesi Hastanesi'nde, Mahir Dağ ise Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki tedavilerinin ardından taburcu edildi. Olayla ilgili çalışmalarda gözaltına alınan şüphelilerden Abdullatif Fırat (31), Kadri Fırat (55), Emrah Hubel (31) ve Sedat Botan (44) tutuklandı. Mehmet Emin Hubel’in (46) ise tutuksuz yargılanmasına karar verildi.
3'üncü duruşma görüldü
Olaya dair, 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 3'üncü duruşmaya tutuklu sanıklar Abdullatif Fırat, Kadri Fırat ve Emrah Hubel ile tutuksuz yargılanan sanık Mehmet Emin Hubel ile olaydan yaralı kurtulan Abdurahman Dağ ile kızı Songül Dağ ve tanıklar katıldı. Tutuklu sanık Sedat Botan ise bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Tutuklu sanıklar Abdullatif Fırat, Kadri Fırat, Emrah Hubel ve Sedat Botan'a 'Tasarlayarak öldürme', 'Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma', 'Tasarlayarak öldürmeye teşebbüs', 'Çocuğu kasten öldürmek' ve 'Mala zarar verme' suçlarından, tutuksuz sanık Mehmet Emin Hubel için ise 'Tasarlayarak öldürmeye yardım etme', 'Tasarlayarak öldürmeye teşebbüse yardım etme', 'Çocuğu kasten öldürmeye yardım etme' suçlarından ceza talep ediliyor.
'Köyün içindeyken oğlum, 'silah sesi geliyor' demişti'
Mahkemede ifade veren tanıklarından Ş.F., "Abdurrahman Dağ bacanağım olur. Kayınbabamın evindeydik. Abdurrahman köyden benden 2-3 dakika önce çıkmıştı. Ardından biz de çıktık. Yukarı çıktığımızda Abdurrahman'ın aracının şoför kapısı açıktı. Silahla ateş etme olayı bitmişti. Biz köyün içindeyken oğlum 'Silah sesi geliyor' demişti. O köyde de yanılmıyorsam korucu var. Yolda tümsekler de olması nedeniyle sesin bundan kaynaklandığını düşündüm. Aracı gördüğümde Abdurrahman'ın aracı durmuş vaziyette şoför kapısı açıktı. Oğluma aracı yaklaştırmasını söyledim. Oğlum aracı yaklaştırdı ve camı indirdiğinde aracın tarandığını gördük ve yaralıları alarak araca bindirdik. Abdurrahman Dağ, bana 'Beni hastaneye yetiştir, Kafo ailesi beni ve çocuklarımı öldürdü' dedi. Ancak isim vermedi" dedi.
'Amcan bir daha gelirse kafasını koparacağım'
Tanıklardan Y.D., tutuklu Sedat Botan'ın mezarlıkta Abdurahman Dağ'ı tehdit ettiğini belirterek, "Olaydan 1 hafta öncesinde Kadri Fırat, çocukları ve kardeşleri amcamı tehdit ederek, namuslarına laf geldiğini söylüyorlardı. Bayramın ilk günü İsmet'in evine bayramlaşmaya gittim. O sırada amcam Abdurrahman Dağ ve ailesi de geldiler. Sedat Botan da mezarlıktaydı. Amcam biraz ileride yürüyorlardı. Sedat Botan, amcama kafasını salladı ancak ne konuştuklarını duymadım. Sedat Botan sinirli bir şekilde başını amcam Abdurrahman'a salladı. Sedat Botan yanıma gelerek, 'Amcanı tehdit ettim, son gelişi, bundan sonra gelmeyecek, defterini dürdüm' dedi, ben de 'Niye, amcam ne yaptı?' diye sordum. O da 'Ben diyeceğimi dedim, amcan bir daha gelirse kafasını koparacağım' dedi. Saat 21.00 sıralarında annem, kuzenim Ferhat'ın telefonundan ısrarla aradı. Açtığımda annem, 'Amcanı taramışlar, koş' dedi. Ben eve gittiğim sırada Emin Hubel'in aracının köye girdiğini gördüm. Araç yanımdan geçerken araçta Cemal'in olduğunu da gördüm. Komşu olmamız nedeniyle hayvanımız dahi ölse, gelirlerdi. Ancak yanımda durmadılar. Bizim olduğumuz tarafta hiç durmadan basıp kendi evlerine doğru gittiler. Ben yolun ortasına geçtim, aracı durdurmaları için el yaptım ancak durmadan geçtiler" diye konuştu. Mahkeme, aranın ardından 4 sanığın tutukluluklarının devamına karar verdi. Ayrıca jandarmadan da olayın yaşandığı 2 köy arasındaki yolda gece saatlerinde araçla ne kadar hızlı seyredilebileceğinin videolu tespitinin yapılmasını isteyerek, duruşmayı 18 Mart 2024'e erteledi.
'Devletin korumasıyla mahkemeye geliyorum'
Olayın planlı şekilde gerçekleştirildiğini iddia eden Abdurrahman Dağ, "Adamlar hem çocuklarımı katlettiler, hem de bizi sürgün ettiler. Böyle bir vahşeti yaşatanlar, aşiret olan bir ailedir, ben sürekli tehdit ediliyorum. Devletin korumasıyla mahkemeye geliyorum. Ben ağır ceza almalarını diliyorum. Çünkü bunlar bir katliam yaptı. Bu normal bir cinayet değil. Ben bunları görmüşüm. Kendi gözümle net gördüm. Bu adamlar benim arabama sıktılar ve bana bu katliamı yaşattılar. Bu ifademi hakime söyledim. Onlar kendi aralarında yalan beyanlarıyla bir şeyler söylediler. Onlar diyemez ki ben gittim çocuğa sıktım. Bunlara yardım yataklık yapanları da söyledim. Orada yardım yataklık yapanlar olmasa bunlar bu katliamı yapamazdı. Ben bunlardan şikayetçiyim, davacıyım. Bu organizeli ve planlı bir olay. 2 veya 3 kişinin yapabileceği bir olay değil. Bu işin içinde 10 ile 15 kişi var. Sadece Topraktaş köyündekiler bu olayı gerçekleştiremezler. Buyuransu köyünden onlara yardım edilmezse bunlar tek başına bu işi yapamazlar. Hakime yardım ve yataklık yapan kişilerin isimlerini tek tek anlattım. Hakim de soruşturma açacağını ve onların ifadelerini alacağını söyledi. Buyuransu köyünde yaşadığım olayda o çevrede son 24 saatte kim telefonla konuşmuşsa, yardım ve yataklık yapmışsa bunların ortaya çıkarılması devletimden talebimdir. Bunların dosyaya eklenmesini istiyorum. Bunların 3 tane firarisi vardı, benim olayımla alakalı 4 kişi tutukludur. Bir kişiye yurt dışına çıkış yasağı verilmiştir. 1 kişi de firaridir" diye konuştu.(DHA)