Diyarbakır'da Eğitim Bir-Sen'den Öğretmene şiddet konusunda acil eylem planı
Diyarbakır'da bir öğretmen daha bıçaklı saldırıya uğradı. Eğitim Bir-Sen Diyarbakır Şubesi, öğretmenlere yönelik şiddete karşı acil önlem alınmasını talep ediyor.
Diyarbakır'da Ali Emiri Anadolu Lisesi Müdürü Hüseyin Oruç'un bir öğrenci tarafından bıçaklı saldırıya uğraması olayına ilişkin basın açıklaması düzenleyen Eğitim Bir-Sen Diyarbakır Şubesi, öğretmene şiddet konusunda daha fazla yaptırımların gündeme getirilmesi gerektiğini söyledi.
Diyarbakır merkez Kayapınar ilçesi Ali Emiri Anadolu Lisesi Müdürü Hüseyin Oruç, okuldan atılan bir öğrenci tarafından bıçaklı saldırıya uğrayarak vücudunun çeşitli yerlerinden yaralandı.
Gerçekleşen menfur saldırıyı kınamak ve bu tür hadiselerin tekrar yaşanmamasına yönelik alınması gereken tedbirlere ilişkin basın açıklaması düzenleyen Eğitim Bir-Sen Diyarbakır Şubesi, Öğretmenlik Meslek Kanununda öğretmenlerin mevcut haklarını koruyacak, kariyer basamaklarında hizmet süresini önceleyecek ve şiddet vakalarına son verecek şekilde revize edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Saldırının gerçekleştiği merkez Kayapınar ilçesi Ali Emiri Anadolu Lisesi önünde düzenlenen basın açıklamasını Eğitim Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Tekdemir okudu.
"Eğitim sistemi ve çalışanları ile ilgili yeni politikalar geliştirmek zorundayız"
Eğitim çalışanlarına yönelen şiddetin genel ve yaygın bir görünüm arz etmesi, psikolojik ve sosyolojik kökenleri olan toplumsal bir sorun hâline geldiğini gösterdiğini belirten Tekdemir, "Şiddeti önleyecek önemli bir aktör olması gereken eğitimciler maalesef şiddetin mağduru durumuna gelmiştir. Evde, sokakta, okulda, hayatın her alanında görülen şiddet, gündelik hayatın bir parçasına dönüşmüş, adeta her yanımızı kuşatmıştır. Şayet şiddetin önüne geçmek istiyorsak, tüm faktörleri dikkate alarak eğitim sistemi ve eğitim çalışanları ile ilgili yeni politikalar geliştirmek zorundayız. Eğitim çalışanlarının baskı ve tehditlerin kıskacına bırakıldığı, güvensiz ve güvencesiz iş ortamlarına itildiği, eğitim-öğretim iş kolundaki görevlerin piyasacı bir anlayışla yürütüldüğü, öğrenci-öğretmen-veli ilişkisinin giderek yozlaştığı bir ortamda eğitim ve öğretim mekanizmasının toplumu dönüştüren ve iyileştiren bir sonuç üretmesi beklenemez." dedi.
Eğitimcinin itibarını artıracak, konumunu güçlendirecek, onu tehlikelere karşı koruyacak tedbirlerin alınması gerektiğine vurgu yapan Tekdemir, "Eğitimci, şiddete karşı yasal güvenceyle korunan, kendisi bizzat şiddeti önleyen; eğitim ise şiddeti ortadan kaldıran bir enstrüman olmalıdır. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti artıran unsurlardan birisi de şiddeti uygulayan kişilerin cezalandırılmayacakları ya da önemsenecek bir yaptırımla karşılaşmayacakları düşüncesidir. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulması hükme bağlanmalıdır." ifadelerini kullandı.
"Yanlış politikalarla eğitimin etken değil edilgen öğesine indirgendiği süreci yaşıyoruz"
Eğitim çalışanlarına karşı artan şiddetin tüm eğitim sistemini etkilediğini, başta öğretmenler olmak üzere tüm eğitim çalışanlarının korku ve türlü güvensizlik duygusu ile baş başa bırakıldığını sözlerine ekleyen Tekdemir, meslek kanununda en önemli konunun mesleki itibar ve eğitim çalışanlarına karşı şiddetin engellenmesi olması gerekirken, bu durumun görmezden gelindiğine dikkat çekti.
Tekdemir, "Eğitim sisteminde öğretmenler, şiddet sorununun çözülmesinde kritik bir noktada görülmesine karşın, öğretmenin gerek sistem gerek bürokratik gerek içi doldurulmamış kanuna bağlı uygulanan yanlış politikalarla, eğitimin etken değil edilgen öğesine indirgendiği ve şiddet ortamının bir mağduru hâline geldiği süreci yaşıyoruz. Her geçen gün, bu konularla ilgili bir düzenleme yapılmasının ne kadar elzem olduğu görülmektedir." şeklinde konuştu.
"Bugün öğretmene şiddetin ana sebebi ilgililerin çözüm üretmede yetersiz kalmalarıdır"
"Daha iyi bir eğitim için daha iyi bir müfredat, daha geçerli ve etkili pedagojik yöntemler, daha ileri amaçlar üzerine kafa yormamız gerekirken, bugün öğretmene şiddet konusuna ilişkin bir basın açıklaması daha yapmak mecburiyetinde kalışımızın ana sebebi, şiddetin ağırlaşan toplumsal maliyeti karşısında, ilgililerin çözüm üretmede yetersiz kalmalarıdır." ifadeleriyle konuşmasını sürdüren Tekdemir, şunları söyledi:
"İçinde bulunduğumuz hal hem üzücü hem de düşündürücüdür. Bunun için, yetkili kişi ve kurumlardan sivil toplum örgütlerine kadar toplumun tüm katmanlarına sorumluluk düşmektedir. Başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere, bütün eğitim camiası, siyasiler, mülki idareler, aydınlar, gazeteciler, aileler bu konuda büyük bir aile olduğumuz şuuru ve duyarlılığı ile sorumlu davranmalıdır. Herkesi ilgilendiren, herkesin ilgili olduğu bir meselede, toplumsal duyarlılık bilinci ve farkındalık oluşturmak için herkesin yapacağı bir şey mutlaka vardır, olmalıdır. Mevcut düzenlemelerin caydırıcı olmadığı, bilakis şiddeti beslediği artık görülmelidir. Sorun üreten bir sistem çare olamaz. Yapılması gereken, medeniyet değerlerimizi merkeze alan bir kültür seferberliğine ve eğitim programına geçmektir. Eğitim merkezli düzenlemeler ciddi bir duyarlılık ve sorumlulukla yeniden tanzim edilmelidir. Öğretmenlik mesleğine itibar kazandırılmalı, eğitim çalışanlarımız saldırılara açık, korumasız, korunaksız, güvensiz bırakılmamalıdır. Çocuklarımızı, umudumuzu, geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerimiz her bakımdan korunmalı, etkinleştirilmelidir."
"Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmene şiddet vakalarına son verecek bir şekilde revize edilmelidir"
Tekdemir, "Bakanlığımız, öğretmene şiddet konusunda daha fazla yaptırımları gündeme getirmeli, bu olaylara yasal yollarla dur denilmeli ve öğretmenlere yönelik şiddeti önlemek için acil eylem planı hazırlanmalıdır. Şiddet vakalarında idari ve hukuki soruşturmaların bir an önce yapılması, ilgililer hakkında yaptırımlar uygulanması ve okullarımızdaki güvenlik tedbirlerinin arttırılması noktasında azami gayreti göstermelidir. Öğretmenlik Meslek Kanunu öğretmenlerin mevcut haklarını koruyacak, kariyer basamaklarında hizmet süresini önceleyecek ve şiddet vakalarına son verecek bir şekilde revize edilmelidir. Eğitim Bir Sen Olarak Bu menfur olayın takipçisi olacağız. Olayın faillerinin hukuk önünde hesap vermesi için her türlü çalışmayı yapmaya devam edeceğiz." dedi.