Diyarbakır Araştırmaların Neresinde - (İhsan Özdemir'in Yazısı)
Diyarbakır'ın bölge için oldukça ayrıcalıklı bir tarafı var
Diyarbakır’ın bölge için oldukça ayrıcalıklı bir tarafı var. Her şeyden önce tüm Türkiye’de Neolitik Çağ araştırmalarının tetiğinin çekildiği yer Diyarbakır’dır. 1960‘lara kadar Güneydoğu Anadolu’da Neolitik yaşamın varlığına kimse inanmıyordu. O zamana kadar insanların tarım ile uğraşmasının ancak doğal çevre kısıtlı olduğu ve başka çare bulunmadığı için yabani tahıllara yöneldikleri düşünülüyordu. En geniş kapsamı ile baktığımızda bölgenin güneyinin Suriye’de çöl bölgesi olduğunu; Türkiye sınırına girip Tur Abidin, Karaca dağ masiflerini geçerek Güneydoğu Toroslarının taraçalarına
Geldiğimizde ise kuraklık riskinin olmadığını, doğal çevrenin her açıdan zengin ve Suriye’ye göre yağış rejiminin fazla olduğunu görürüz.
Bu nedenle 1960 öncesinde, dünyada Neolitik dönem araştırmalarının başladığı, Ürdün, İsrail, Lübnan, Filistin, Suriye, Irak ve Batı İran’da, doğal çevre kısıtlı olanakları sunmasına rağmen, onlarca araştırma yapılmış ve oldukça küçük yerleşimlerle karşılaştırılmıştı.
Bu alanda iki önemli isim çıkar karşımıza. İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Halet Çambel ile Chicago Üniversitesi’nden Robert J. Braidwod. Bu ikili ilk olarak 1963 yılında Güneydoğu Anadolu’daki durumu anlamak üzere Siirt’ten Şanlıurfa’ya kadar, Güneydoğu Toroslarının etekleri boyunca iki ay süren bir alan taraması yaptılar ve bu çalışmada onları çok şaşırtacak kadar büyük Neolitik Çağ yerleşimlerine rastladılar. Bunlar arasında en büyük gözükenlerden ikisi Diyarbakır’daydı ve bu durum, ekibi öyle heyecanlandırmıştı ki 1964 yılında Ergani’deki Çayönü Tepe’sinde kazı yapmaya karar verdiler.
Çay önünden sonra çok daha gelişmiş olarak Yakındoğu’nun hemen her yerinde süregelen araştırmaların ilk temel taşları niteliğindedir.
Diyarbakır ve çevresini araştırmaya kalksan sayfalar yetmez, bu kadim şehir bereketle dolu bir şehirdir, Diyarbakır Peygamberler ve Eshabeler şehridir.