CHP'li Tanrıkulu'ndan çağrı
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır Cezaevi'nin bir hafıza müzesine dönüştürülmesi önerisinde bulunduğu ifade ederek meclise sunulan kanun teklifiyle Turizm Bakanlığına çağrıda bulundu.
Tanrıkulu Diyarbakır Cezaevi'nin bir hafıza müzesine dönüştürülmesi dair sözlerinde şu ifadelere yer verdi: ’’ Şunu ifade etmeliyim öncelikle, zamanımız az ancak yani Kültür ve Turizm Bakanlığı, içinde yaşadığımız sorunların çözümü bakımından önemli bir Bakanlık. Atılacak adımlar, özellikle yerel dinamiklerle birlikte atılacak adımlar Türkiye'nin temel sorunları konusunda bir iyi niyetin, bir çözüm iradesinin ortaya çıkması bakımından da önemli.
Bu çerçevede Diyarbakır Cezaevinin Ekim 2022 tarihinde boşaltılmış olması, 7 Haziran’da bir ihale sürecinin başlatılması elbette ki olumlu ancak ben arkadaşlarımla beraber 2013 tarihinde Meclise bir kanun teklifi sunmuştum ve Diyarbakır Cezaevinin bir Meclis kararıyla bir hafıza müzesine, bir yüzleşme müzesine dönüştürülmesini istemiştim. Dünyadaki örnekler, sonuçta tarihte yaşanan bu tür zalimce örneklerden hareketle bunun bir idari kararla değil, daha çok Parlamentonun devreye girdiği bir özür yasasıyla aynı zamanda olması gerektiği yönündedir. Dolayısıyla eğer bu idari karar Parlamentoda görüşülüp bir yasayla ortaya çıkmış olsaydı, bir özür yasasıyla beraber bir hafıza müzesine, bir yüzleşme müzesine dönüşmesi mümkün olsaydı çok daha anlamlı olurdu. Ama bundan sonrası bakımından da eğer Diyarbakır'daki cezaevi bir müzeye dönüştürülecekse ihale sürecinin Diyarbakır'daki müze, Diyarbakır'daki cezaevindeki işlevsel alanın başka bir şeye dönüştürülmeden sadece bir hafıza ve yüzleşme müzesi olarak kalması amaçlanmalıdır. Yani cezaevinin içinde bulunduğu alanda başka bir fonksiyon olmamalıdır. Evet, büyük bir alan ama olmamalıdır, sadece müze olmalıdır. İkinci olarak da 1980-1984 arasında çok ağır işkencelere ve ölümlere sebep olmuştur, 34 yurttaşımız Diyarbakır Cezaevinde yaşamını yitirmiştir ve dünyadaki istatistiklere göre tarihteki en berbat 10 cezaevinden biridir Diyarbakır Cezaevi. Dolayısıyla, bu anlama uygun hale getirilmelidir, 1980-1984'teki mimarisine uygun hale getirilmelidir. Tabii, Diyarbakır'da bir yerel yönetim birimi yok, kayyum atanmış. Dolayısıyla oralardan yararlanma imkanı yok ama bu cezaevinde yaşamış, yıllarca işkence görmüş, tahliye olmuş, şimdi sosyal yaşamda olan birçok insan ve girişimler var.
Dolayısıyla bu ihale sürecinden sonraki planlamanın mutlaka bu girişimlerle, Diyarbakır Cezaevinin müze olması girişimiyle ve orada yatanların hafızasıyla birlikte düşünülmesi lazım.
Yoksa anlamına hizmet etmez, tıpkı Macaristan'da, Süleymaniye'de, Ulucanlarda ve Sinop'ta olduğu gibi başka bir hafıza müzesine dönüştürülmesi lazım. Tarihi bir adımdır, bu adımın boşa çıkmaması lazım ve karşılığının yerelle ve orada yatmış, ceza çekmiş, işkence görmüş insanlarla birlikte planlanması lazım.
Müze demişken, Diyarbakır Merkez Bankasının binası Diyarbakır'ın ihtiyaçlarını karşılamıyor aynı zamanda. Yeni bir yere taşınması lazım kentin hafızasını ve kimliğini temsil eden bir binaya. Ben Merkez Bankası Başkanıyla da konuştum ama sonuçta sizi de ilgilendiren, Bakanlığınızı ilgilendiren bir alan. Diyarbakır Merkez Bankası binasının boşaltılıp oranın bir şehir müzesine dönüştürülmesi lazım. Merkez Bankası da buna, böyle bir girişime sıcak bakıyor, dolayısıyla sizin de hiç olmazsa bu konuda daha girişimsel bir tutum almanız gerekmektedir.
Bunun dışında da Diyarbakır'ın sahip olduğu kültürel miras var, tarihi miras var. Dolayısıyla turizm strateji planının güncellenmesi ve kentin sahip olduğu kültürel ve doğal çeşitlilik de dikkate alınarak yeni bir planlamanın Diyarbakır açısından yapılması lazım. Bu bağlamda, Silvan Hasuni Mağaraları Anadolu'nun erken dönem mağaralarından biridir ve burayla ilgili olarak özellikle bu depremde bir hasar görmüşlüğü var ve 2012 yılından beri de orada bir restoran falan var, buraların yeniden ele alınması ve oradaki eserlere zarar vermeyecek bir şekilde ortaya çıkarılması lazım.
Yine, antik dönemde dünyanın sonu olarak kabul edilen Bırkleyn suyunun ve mağarasının içinde bulunduğu alanda da Asurlulara ait önemli kalıntılar var ve yeterince korunmuyor bu alanlar ve yeterince turizme açılmıyor, buranın açılması lazım.
Çermik-Çüngüş arasında, Sinek Çayı vadisinde yer alan doğal ve arkeolojik alanlar tahrip edilmektedir. Bunun önüne geçilmesi lazım ve buranın da önemli bir turizm alanına ve tarihsel ve kültürel alana dönüştürülmesi lazım.
Hilar Mağaralarının koruma ve çevre düzenleme çalışmaları tamamlanarak Çayönü'yle birlikte turizme açılmalıdır ve Diyarbakır'ın İçkale içerisinde bulunan Amida Höyük kentinin arkeolojik kazılarına başlanmış ama buranın başında bir arkeolog yok, başka bir sanat tarihçisi var, bunu dikkatinize sunuyorum.
Ayrıca, yine Diyarbakır Cephanesi kazısı, Çayönü kazısı, Zerzevan Kalesi kazısına yeterli ödenek ayrılmıyor. Dolayısıyla çalışmalar yeterli bir hızla gitmiyor maalesef. Dolayısıyla yani buralara daha fazla bir bütçe ayrılması lazım.
Bunun dışında da tabii, sinema, tiyatro alanında da özellikle Kürt dilinin, Kürtçenin daha fazla kullanılır hale gelmesi bakımından da Bakanlığınızın aktardığı kaynakların daha da artırılması lazım. Siyasi atmosferden etkilenen kurullar kraldan çok kralcılık yapmaktalar ve dolayısıyla bu destekleri en aza indirmekteler. Dolayısıyla sinema, tiyatro ve diğer alanlarda da yayın alanlarında da sonuçta Kürt Dilinin, Kürtçenin ve diğer diyalektlerin desteklenmesi noktasında Bakanlığınızın daha cesaretli olması gerektiğini buradan ifade etmek istiyorum. Yani önleyici, yasaklayıcı değil dolayısıyla kültür alanında bu alanları açan politikaların öncüsü olmalısınız. Bu alanlardan yürürsek normalleşmeyi sağlayabiliriz. Bunu da burada ifade etmiş olayım.”