"CAMİ, HAYATIMIZIN MERKEZİNDEDİR"
Diyanet İşleri Başkanı Prof
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Cami, hayatımızın merkezindedir. Cami, İslam dinine ibadet, inanç, eğitim noktasında dinimize, milletimize hizmet etmek için, dinimizin bu yönlerini milletimize ulaştırmak için en önemli vasıtalardan birisidir" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Cami, hayatımızın merkezindedir. Cami, İslam dinine ibadet, inanç, eğitim noktasında dinimize, milletimize hizmet etmek için, dinimizin bu yönlerini milletimize ulaştırmak için en önemli vasıtalardan birisidir” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, ‘Cuma’ya Doğru’ programının canlı yayın konuğu oldu. Programda ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’na dair değerlendirmelerde bulunan Erbaş, Batman’daki hain terör saldırısını kınayarak, şehitlere rahmet, gazilere de acil şifalar diledi. Din görevlilerinin ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nı tebrik eden Erbaş, ‘150 bine yakın mensubumuzla din-i mübin-i İslam’a hizmet etmeye çalışıyoruz” dedi.
Caminin sosyal hayattaki yerine değinen Erbaş, “Cami, hayatımızın merkezindedir. Cami, İslam dinine ibadet, inanç, eğitim noktasında dinimize, milletimize hizmet etmek için, dinimizin bu yönlerini milletimize ulaştırmak için en önemli vasıtalardan birisidir” ifadelerini kullandı.
‘El-Cami’nin Esma-i Hüsna’dan olduğunu hatırlatan Erbaş, “El-Cami, rahmet ve merhametiyle bütün mahlûkatı sarıp sarmalayan, kucaklayan, kuşatan anlamına gelir. Mabet anlamındaki cami, yüce Rabbimizin El-Cami isminin yeryüzündeki yansımasıdır. Nasıl ki Rabbimiz, mahlûkatı rahmet ve merhametiyle kuşatıyor ise cami de müminleri kuşatıyor, sıcaklığı içerisinde cem ediyor. Camide müminler birlikte rükû ederek, birlikte secde ederek, birlikte dinini yaşayarak ve öğrenerek en güzel bir şekilde Müslümanlığını yerine getirmeye çalışıyor” açıklamasında bulundu.
Camilerin toplumu imar ettiğine değinen Erbaş, şunları kaydetti:
“Mescid-i Nebevi, Allah Rasulü Efendimizin Yesrib’i Medine-i Münevvere yapmak için ilk teşebbüs ettiği bir iştir. Oraya Mescid-i Nebevi’yi yaparak Medine'yi nurlandırmak, münevver bir Medine, münevver bir şehir, aydınlanmış bir şehir olmasını sağlamak için önce mescit yapmıştır. Demek ki mescit, camiler toplumun aydınlanmasında, toplumun nitelikli bir hale gelmesinde çok önemli bir fonksiyon icra etmektedir.”
Peygamberin sahabeleri Mescid-i Nebevi’de bulunan Suffe’de yetiştirdiğine vurgu yapan Erbaş, “Allah Rasulü Efendimiz sadece namaz kılmak için değil, mescidi aynı zamanda mektep haline getirmiştir” dedi.
Peygamberin diyanet işlerini Mescid-i Nebevi’den yönettiğini ifade eden Erbaş, şunları söyledi:
“Diyanet İşleri Teşkilatı esasında Mescid-i Nebevi’nin bir şubesidir, bir varisidir. Çünkü Allah Rasulü Efendimiz Mescid-i Nebevi’yi diyanet işlerini yönetmek için kullandı. Orayı hem mektep, hem mabet, hem de teşkilat olarak kullandı. Mescid-i Nebevi’de Allah Rasulü Efendimiz yüce dinimizin nasıl yaşanmasını sağladı, nasıl öğretti, nasıl orayı mektep haline getirdi ise biz de camilerimizi birer mektep halinde bugün kullanmamız lazım, mektep halinde onlardan istifade etmemiz lazım. Sadece namaz kılmak için açılıp kapanılan yerler olmaması lazım. Bu kadar emek veriliyor camilerimize, milletimiz elhamdülillah hiçbir camimiz temeli atılıp da bitirilmeden kalmamıştır şu ana kadar. Bizim milletimiz, en sıkıntılı zamanlarında dahi önce camisini, minaresini yapmış, inancını, ibadetini sağlama almış, ondan sonra diğer ihtiyaçlarını gidermeye başlamıştır.”
Erbaş, mahşer günü Allah’ın arşının gölgesi altında gölgelendireceği yedi sınıf insandan birinin kalbi mescitlere bağlı gençler olduğu hadisi şerifini hatırlatarak, “İslam mabetsiz, camisiz olmaz. Rabbim bizleri camiden ayırmasın, camiden uzaklaştırmasın. Rabbim gönlü camilere bağlı gençler yetiştirmeyi bizlere nasip eylesin” dedi. İHA