BU GÜN "DUA" GÜNÜDÜR!..

İLK SÖZ DUA Hain eller, kırılsın, uzanmasın yurduma, "Ezanlar" hiç susmasın, "vasiyet" torunuma!

İLK SÖZ

DUA

Hain eller, kırılsın, uzanmasın yurduma,

"Ezanlar" hiç susmasın, "vasiyet" torunuma!..

MM

GÖZLÜYORUM

BU GÜN "DUA" GÜNÜDÜR!..

MEVLÜT MERGEN AMİDİ

Her "dua"ya "amin" denmez ama, Şeyh Sadi-i Şirazi gibi yakarmasını bilenlerin yaptıkları dualara "amin" denilir.

Önce şu kıssayı okuyalım "gülistan ve bostan"dan:

"Sarhoşun biri şarabın hararetiyle bir camiye girip maksureye kadar yürüdü.

Orada yüzünü Allah'ın kerem eşiğine koyup: "Ya Rabbi! Beni Cennet-i ala'ya koy!" diye niyaza başladı.

Müezzin onun bu halini görünce yakasından tutup dedi ki: "Ey akıldan ve dinden gafil! Köpeğin camide işi ne? Ne amel ettin ki Cennet'i istiyorsun?

Bu çirkin surata naz yakışır mı?" Sarhoş müezzinin bu sözlerine ağlayarak şu cevabı verdi:

"Müezzin efendi! Ben sarhoşum. Bana dokunma. Anlaşılan sen günahkar bir insanın Allah'ın lütfundan ümit var olmasını tuhaf buluyorsun.

Ben senden özür dilemiyorum ki! Tövbe kapısı açıkken Allah'a yalvarıyorum. O Kerimdir, kulunun elinden tutar. O'nun af ve mağfireti o kadar büyüktür ki, ben suçuma büyük demekten utanırım.

Bir ihtiyar ayaktan düşünce, elinden tutmazsan yerinden kalkamaz.

İlahi!

işte ben o ayaktan düşmüş ihtiyarım.

Fazl-u keremin hakkı için elimden tut, beni kaldır.

Bana büyüklük ver, mevki ve makam ver, demiyorum, aciz kaldım, beni affet diyorum."

Bu girişten sonra sözü yine Şiraz'lı Sadi'nin "dua" sına bırakalım ve "amin" diyelim aziz okurlarım olmaz mı?

"Gelin can-ü gönülden el kaldırıp münaacat edelim, çünkü yarın topraktan el kaldıramayacağız.

Görmüyor musun? Sonbaharda ağaçlar şiddetli soğuktan yapraksız kalınca, boş ellerini göklere doğru kaldırarak niyazda bulunuyorlar.

Allah onları elleri boş olarak göndermiyor, "kaza" onlara ilkbaharda hil'at giydiriyor ve kader de kucaklarını meyva ile dolduruyor.

Hak'kın kapısı katiyen kapanmayan bir kapıdır.

El kaldıranların oradan ümitsizlikle döneceklerini zannetme.

Oraya abidler ibadetleriyle, acizler ise niyazlarıyla gelirler, daha fazla yapraksız kalmamak için gelin o acizleri okşayan dergaha çıplak dallar gibi el açalım:

İlahi! Bize kereminle nazar kıl! Biz kullardan ancak hata sadır olur. Günah işlediğimiz, affını ümid ettiğimizdendir.

Ya Rabbi! Senin rızkınla beslendik, senin ihsan ve lütuflarına alıştık. Dilenci kerem gördüğü kapıdan ayrılmaz.

Allah'ım! Bizi bu dünyada aziz kıldın. Öbür dünyada da aziz kılmanı senden umarız.

Aziz eden de de sensin, zelil eden de...

Senin aziz kıldığın, kimseden horluk görmez.

Allah'ım! izzetin hakkı için beni zelil etme ve günahlarımdan dolayı beni utandırma.

Başıma benim gibisini musallat etme. Ukubet çekeceksem senin elinden olsun.

Dünyada en kötü şey bir insanın kendisi gibi birisinden cefa çekmesidir.

Ya Settar! Sana karşı olan muhcubiyetim bana yeter. Başkasının önünde beni mahcup etme.

Başıma senden bir gölge düşerse en düşük mevkiim gökler olur.

Ya bir de Saadet tacını ihsan edersen, başım nerelere yükselmez..

Beni sen kaldır, kimseler düşürmesin.

"İlahi! Beni bağışla.. Beni zelil etme..

Beni bırakma ki, elimden başkasının tutmasını istemem.

İster beni lütfunla çağır, ister beni kov. Senin eşiğinden başka baş koyacak yerim yoktur."

"Ya Rabbi!..

Sen fakirin günahına bakma. Çünkü adettir, zenginler fakirlere acırlar.

Padişahın küçük bir ihsanı dilenciyi zengin eder!..."

"Temizler hakkı için bizi bulaşıklıktan uzak tut, bir kusur ettik ise bizi mazur gör!.."

Sevgili okurlarım bize düşen sadece bu dualara "amin" demek olduğuna göre biz de gönlümüzden kopup gelen büyük bir istekle "amin" diyoruz..

UNUTMA “maske – sosyal mesafe ve dua”

Selam ve dua ile.