BM İnsan Hakları Ofisi sözcüsü Elizabeth Throssell Cenevre'de gazetecilere yaptığı açıklamada, "Buthidaung ve Maungdaw'daki çatışmalar nedeniyle son günlerde on binlerce sivil yerinden edildi." dedi.
Throssell, "Tahminen 45 bin Rohingyalı Müslümanın güvenlik arayışı içinde Bangladeş sınırına yakın Naf Nehri yakınlarında bir bölgeye gitmek zorunda kaldığını" ifade etti.
"Bir milyondan fazla Rohingyalının, daha önceki tasfiyelerden kaçarak Bangladeş'te bulunduğunu, şiddetin ciddi bir şekilde tırmanmasına yönelik açık ve mevcut riskler" konusunda uyaran Throssell ayrıca ordunun askeri mevzilerinin bulunduğu ve büyük bir Rohingya topluluğunun yaşadığı Maungdaw ilçesinin kontrolü için bir savaşın başladığına da açıkça belirtti.
Throssell, "Bu korkunç durumda siviller bir kez daha mağdur ediliyor, öldürülüyor, mülkleri tahrip ediliyor ve yağmalanıyor, güvenlik ve emniyet talepleri göz ardı ediliyor ve bir kez daha tekrar eden bir acı kâbusunun ortasında evlerini terk etmek zorunda kalıyorlar." dedi.
İnsan Hakları Komiseri Volker Turk ise Bangladeş ve diğer ülkeleri "uluslararası hukuka uygun olarak koruma arayanlara etkin koruma sağlamaya ve Myanmar'dan gelen Rohingya mültecilere ev sahipliği yapan Bangladeş'le uluslararası dayanışmayı temin etmeye" çağırdı.
İnsan Hakları Ofisi'nin Myanmar ekibinin başkanı James Rodehaver, bölgedeki mülklerin ateşe verilmesini 17 Mayıs'ta, ordunun kasabadan çekilmesinden iki gün sonra başladığını gösteren bilgiler aldıklarını kaydetti.
Öte yandan hayatta kalanlardan birinin, Buthidaung'dan kaçarken onlarca ceset gördüğünü, başka bir kişinin de kasabadan kaçan on binlerce kişi arasında olduğunu ancak Maungdaw kasabasına giden batı yolunda Arakan Ordusu tarafından engellendiği aktarıldı.
Hayatta kalan diğer kişiler de kasabanın güneyindeki Rohingya köylerine gitmeye çalışırken Arakan ordusu askerlerinin kendilerini taciz ettiğini ve zorla para aldığını belirtti.
Bölgede Müslümanlara yönelik katliamın şiddetlenmesinden endişe ediliyor.