2017 YILINDA 17 YAŞ ALTINDAKİ 107 BİN 984 ÇOCUK SUÇA KARIŞTI
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2017 yılında suça sürüklenen çocuk sayılarını açıkladı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2017 yılında suça sürüklenen çocuk sayılarını açıkladı. 17 yaş altındaki 107 bin 984 çocuk 25 farklı olaya karışırken, 11 yaş altındaki 16 çocuğun öldürme olayına karışması dikkat çekti. Uzmanlar, suça sürüklenen çocuk oranlarının azalması için okullaşma durumuna dikkat çekti.
TÜİK 2017 yılında suça sürüklenen çocuklarla ilgili istatistiki verileri açıkladı. Buna göre geçtiğimiz yıl içerisinde 17 yaş altında 107 bin 984 çocuk 25 farklı suç olayına karıştı. Öldürme, yaralama, cinsel taciz olaylarının da bulunduğu veride en yüksek oran 15-17 yaş grubunda oluştu. 15-17 yaş grubu arasında 75 bin 828, 12-14 yaş grubu arasında 23 bin 842, 11 yaş altı gurubunda ise 6 bin 954 çocuğun suça karıştığı belirlendi. TÜİK verilerinde dikkat çeken en çarpıcı durumun ise, 11 yaş altındaki 3’ü kız 16 çocuğun öldürme, 13’ü kız 325 çocuğun ise cinsel suçlara karışması oldu.
“SUÇ VE ÇOCUK TABİRLERİNİN YAN YANA GETİRİLMESİ BİZLER İÇİN ÇOK ZOR”
Suça sürüklenen çocukların durumları ile ilgili İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulunan Dicle Üniversitesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, suç ve çocuğu yan yana getirmenin kendileri ve toplum açısından zor olduğunu söyledi. 11,12,13 yaşlarındaki bir çocuğun suça karışamayacağının düşünüldüğünü kaydeden Doç. Dr. Nasıroğlu, aslında olması gerekenin de bu durum olduğunu kaydetti. Hukuki anlamda suç işleyen yerine suça sürüklenen çocuk tabirinin kullanıldığına dikkat çeken Doç. Dr. Nasıroğlu, bu durumun çok yaygın olduğunu ifade etti. Son zamanlarda şiddetin ekranlarda, sokakta artmasıyla birlikte çocukların da suça sürüklenme oranlarının arttığını vurgulayan Doç. Dr. Nasıroğlu, 2016 yılında sadece Türkiye’de 150 bine yakın çocuğun mahkemelerde yargılanmak zorunda kaldığını dile getirdi. Doç. Dr. Nasıroğlu, “Hukuki anlamda şöyle bir ayrım yapılıyor, 12 yaş altındaki çocuklara yönelik bir yargılanma yok. 12-15 yaş arasındaysa çocuk bu sefer de Adli tıp Uzmanları, psikiyatri uzmanının ya da çocuk psikiyatri uzmanının bulunduğu bir heyette ya da tek olarak yargılanıp yargılanamayacağı yönünde bir rapor düzenlenmesi isteniyor. 15 yaş üstüne ise yargılanma yolu açık” dedi.
“MADDE BAĞIMLILIĞI SUÇA SÜRÜKLENME ORANINI ARTTIRIYOR”
Çocukların suça sürüklenmelerinin çeşitli faktörler sonucu oluştuğuna dikkat çeken Doç. Dr. Nasıroğlu, şöyle devam etti:
“Ne oluyor da çocuklar ve suç kavaramı yan yana gelebiliyor, bunun için belirgin durumlar var çocuğun bireysel faktörü, çevresel ve toplumsal faktörler. Bireysel faktörler, çocuğun zeka seviyesi, genetik yükü, çocukta dikkat eksikliği, madde bağımlılığının olması çocuğun suça sürüklenme ihtimalini arttırıyor. Bir diğeri de ailesel faktörler önemli, boşanmış aile çocukların da ya da sosyo-ekonomik ya da eğitim seviyesinin çok düşük olduğu ailelerde çocukların suça sürüklenme ihtimalinin arttığını hatta bazı durumlarda ailenin çocuğu bizzat suça sürüklenme açısından yönlendirdiğini görüyoruz. Bir diğer husus da toplumsal faktörler, yani suçun çok yoğun olarak yaşandığı bir bölgede yetişmişse suçu normalize edebiliyor. Kaçakçılık suçunun çok yaşandığı bir yerde büyümüşse onun için kaçakçılık suçu çok normaldir, ya da tüm ailesinde hırsızlık eylemi varsa kendisi açısından da hırsızlık eylemi normalize bir eylem oluyor. Okullaşma oldukça önemli, okula gitmeyen veya okulu terk eden çocuklarda suça sürüklenme ihtimalinin daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu nedenle okullaşma oranına çok dikkat ediliyor. Çocuk ne kadar çok okulla ilişkisini sürdürürse suça sürüklenme ihtimalinin de o kadar azaldığını görüyoruz. Bir diğer önemli faktör, sokak çocukları kavramı. Sokak çocukları hem suça sürüklenme konusunda hem de suçun mağduru olma konusunda risk oluşturuyor. Cinsel istismara uğrama, yaralama, ihtimalleri çok yüksek aynı zamanda cinsel istismarda bulunma ve yaralama, hırsızlık, madde kullanma oranlarının daha yüksek olduğunu görüyoruz.”
“ÇOCUKTUR YAPAR DEMEMEMİZ GEREKİYOR”
Çocukları suça sürüklemenin önlemini sebepleri ortadan kaldırarak alabileceklerini aktaran Doç. Dr. Nasıroğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Peki bu çocukları nasıl arındıracağız, sebepleri ortadan kaldırarak tabi ki. Örneğin çocuğun dikkat eksikliği sorunu varsa bunun tedavi edilmesi gerekiyor. Bunun için de bir çocuk ergen psikiyatristi tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. Bir çocuktan davranış bozuklukları var, küçük hırsızlık, yalan söyleme, hayvanlara zarar verme, okulda yüksek disiplin cezaları almak gibi bazı problemler yaşıyorsanız, bu erkek çocuktur, ileride düzelir yaklaşımına girmeden hemen çocuk ergen psikiyatristi tarafından değerlendirilmesini istemeniz gerekiyor. Onun dışında sosyo-ekonomik seviyenin, ülkenin genel ekonomik seviyesinin artması ile birlikte suç oranlarının da nispeten azaldığını görüyoruz. Göç gibi, ekonomik seviyeyi çok düşüren ya da bütün sosyo-ekonomik dengesini bozulduğu bambaşka bir ülkeye gidip yepyeni bir ortamda yaşamak zorunda kalan ailelerin çocuklarında da yine bu tür önemli risklerin olduğunu görüyoruz. Bunların önlenmesi bizler açısından çok önemli. Diğer faktör de okullaşma ve çocukların sokaktan uzak tutulması. Çocukların sokaktan uzak tutulması açısından birçok önemli proje yapılıyor, bunların yaygınlaştırılması çocukların suça sürüklenme ihtimalini azaltan bir yöntem olur.”
“ÇOCUKLAR YETİŞKİNLERİN KÜÇÜK VERSİYONU GİBİ DEĞİLDİR”
10 yaşındaki çocuğun öldürme veya hırsızlık olayına karışabildiğini vurgulayan Doç. Dr. Nasıroğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
“10 yaşında bir çocuk düşünün, bir cinayet olayına karışıyor ya da çok ciddi bir hırsızlık eyleminde bulunuyor. Bu durum nasıl oluşabiliyor, çocuklar yetişkinlerin bir küçük versiyonu gibi değildir. Bir çocuk bir suç eylemine karıştığı zaman bu suçun hukuki anlamını ya da sonuçlarını çok iyi değerlendiremez. Bir çocuk suç eylemine karıştığında şu soruların yanıtları aranıyor, bu çocuk işlediği suçun hukuki anlamını biliyor mu gerçekten, sonuçlarını değerlendirebiliyor mu, yani bir arabanın camını kırdığında ya da bir yere taş attığında, öğretmenin masasına zarar verdiğinde, bıçakla birini yaraladığında onun ölümcül bir sonuç olabileceğini, bu eylemin ona ya da bir başkasına ciddi anlamda zarar verebileceğini, bunun sonuçlarının kendisine nasıl yansıyacağını tam olarak kavrayamayabilir. Bir diğeri de davranışlarını yönlendirme yeteneği, özellikle 12 yaş altı çocuklarda davranışlarını yönlendirme yeteneğinin oldukça yetersiz olduğunu görüyoruz. Bu da 12 yaş altı çocuklarda sonuçları değerlendirememe davranışlarını yönlendirme konusunda yetişkinlere göre oldukça geride olması sebebiyle suça sürüklenme oranı oldukça yüksek.” İHA